Dünyanın bütün eksikliği, ilahi söylemden yoksun olarak dönmesidir. İklimlerin ayarı bozulmuş, meyveleri tadı kaçmışsa insanın ruhunun yerinde olup olmadığına bakmak gerek.
İslam önce Müslümanlara gerek. Birbirini boğazlayan, parça parça yaşarken ilgilerini Kitap dışı alanlarda kullanan Müslümanlara. Dağ gibi nimete hor bakan, krallığının, aşiretinin, ulusunun, ırkının hapishanesinde en doğru İslam anlayışına sahip olduğunu sanan Müslümanlara gerek İslam.
Sabrı kaybetmiş, hikmeti yitirdiğini dahi fark edemeyen, dünyaya nizam verme sorumluluğu bir yana, düşmana el açanlara acil olarak İslam gerek.
Ayın ondördü gökte parlarken başakları sulamak yerine, mühimmat isteniyor düşmandan, kardeşini öldürmek için.
Olumlu da olumsuz da bir millet kendini değiştirmezse Allah (c.c)'da onları değiştirmez. (Rad – 11)
Yeryüzünde çalışana yardım eder mevsimler. Yağmurlar dikilen fidanı, ekilen tarlayı sular.
Dünyanın her köşesinde insan kaybedilmiş varlık olarak çaresizlikte, kendini uyutmak, uyuşturmak isterken alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin ümmeti, anlaşılmaz haller içinde zamana yük olmaya devam ediyor
Sabrın sırrına varmak, dağılan yerde toplanmaya koşmak, bir kitabın çocukları olmanın gereği değil mi?
Öfke önce vücut kimyasını bozarak, sinir sistemini azalar üzerine egemen kılar. Düşünme, etraflıca analiz imkanı, öfkeli insanın yanına yaklaşamaz. O an ele tutuşturulan silaha her şeyden önce sarılır öfkeli.
Oysa öfke imandan değildir!
Mümin, kardeşine zarar vermek yerine sabrı, metaneti, sözün hikmete kapı aralayanını seçme durumda olmalı değil mi?
Şahsi veya grup anlayışı adına suçlu – suçsuz demeden eylem yapanları ikaz edecek ıslah edece bir güç yok.
Öldürmekten beri durmayı, bir insanı yaşatmayı insanlığın yaşatılması olarak gören bir dinin mensupları, sözün yerine silahı koyarak kimi, nereyi kurtarmaya çalışıyorlar? Dahası yaptıkları eylemler kadar düşmanların işlerine yarayan, ümmeti zora sokan bir başka olay var mı?
Sabrın başı zordur. Kayaların delinmesine benzer. Kaya deliğinde berrak bir suyun fışkırmasıyla bereket yayılır.
İslam hayat kaynağı değil; hayatın kendisidir. Herşeyi niteleyen odur. O izah eder çünkü yere ineni, göğe çıkanı. O izah eder çünkü küçük nutfeden insan olmayı. O izah eder tabaka tabaka gökleri. Kimse bilmezken, bilim daha uykudayken, o bildirdi deniz içinde birbirine karışmadan akan nehirleri.
O kitap rahmete açılır!
Sonsuzluğu kaybedenlere, ezele güç yetiremeyenlere derman olan odur. Ölümü öldürme mahareti onun ışığında elde edilir.
O kitaptan hayat fışkırır!
Sevgiyle, önyargısız, kalıpsız, teslimiyetle yaklaşılır ona. Kendi arzusunu ona söyletmek isteği en büyük zulümdür.
Bugün yaşanan acizliğin genel durumu budur; herkes Kur'an'a kendi İslam'ını onaylatmaya çalışıyor ve onu bir bomba gibi Müslümanlara dayatıyor.
Sadaktan ok çeker gibi ayeti, bağlamından koparıp fırlatanlar, İslam'ın kalbine yara açtıklarının farkında değiller.
Kur'an tamamlanmış, çelişkisiz bir kitaptır.
İslam adil bir hayat kurar. Savaşı da bu adil hayatın savunması adına meşru görür. Ancak, yamalı bohçalı zihnin her bölümü farklı çalışıyor. Cehdin bin bir yolunu, yöntemini izleyip gerekeni yapma yerine düşmanın silahı oluyor. Bu nedenle İslam önce Müslümanlara yeniden inmeli.
Kur'an'a İslam öğretenlere...