Günleri kasan, katılaştıran insan, yaptığından nedamet etmediği müddetçe yanlışını anlama ve rücu etme imkanını da kaybediyor. Dört bir yanımız silah sesleri, dumanlarla çevrili. Durup etrafa bakmak, ellerin arasına başı alıp düşünme imkanını kendimize çok görüyoruz artık.

Akletmeyi, tefekkürü sürekli vurgulayıp tavsiye eden kitaba rağmen, duymuyoruz onu ve o minvalde serdedilen sözleri.

Herkesin susup bizi dinlemesini istiyoruz.

Dinlemeye layık olan kimdir? diye düşünmeden...

Gelen misafiri, sözüne hasret kaldığımız o en güzel hallerin sözcüsünü susturup bizi dinlemesini istiyoruz. Ve ramazan hüzünle izliyor, sözün kendisine verilecek anı bekliyor.

Söze girse kim bilir neler söyleyecek.

Belki de yıldızları gösterecek, teraziyi hatırlatacak ve belki de müminlerin birbirine silah çevirmesinin gökyüzünün yarılması kadar dehşetli olduğunu söyleyecekti.

O çünkü sözünü acele etmeden söyler.

Sahurla söyler, iftarla sükuta yükler, her kalbin ritmini dinler, farklı güzelliklerle söyler. Oruç bedeni ve ruhu muhavereye çağırır. Zehri, iyi niyetli konuşmaların erittiğini, sohbetin insanı nasıl beslediğini gösterir.

Geceyle söyleşir insan, hangi dilde olduğunu düşünmeden. Bir kıymetli zamana akan ırmak gibi kana kana devrana dalar insan. Zaman bin ayla, aşkın bir diyar olur ve hayır sofrasını açar dünyanın gözbebeğine.

Kıtalar omuz omuza durur, kollarını açarak gelen hilale karşı mekanda dinmeyen, sessiz hışırtı. Kalbin dilini, ezbere durduğunda akıl, insan bilinmedik bir gezegende, yeni sözlerden önce, anlama susamış sükûtlar içer.

Yeryüzü yeni devranla yüz yüze geldiğinde, yıldızlar arza gülümsediğinde, katılık çözülmeye durur; gün gün.

Oruç müminin ruhuna öğretmen.

Bütün arzı sofrasına oturtup halleştirir tüm müminleri, cennet kıvamına getirir; yeter ki ona söz verilsin, dinleyecek gönül bulunsun.

Oruç zorlamaz, çağrılı gönlü de kırmaz. İşini iyilik üzre, gönüllülük bahsinde ele alır. Allah'(cc)ın kullarına bahşettiği en özel ibadetlerdendir oruç.

Zamanın, mekanın yenilenerek insanı arındırmasını sağlayan, iklim kuran bir ibadet.

Kendine has zaman anlayışı, farklı mekan tasavvuru ile, insanı kaldığı duraktan her yıl daha ileriye taşımaya gelir.

Heyecanla gelir, coşku üretir ve insana endam aynası olur.

Ramazan bin ay ağırlığının yüklendiği, insanlığa gelmiş en büyük nimet olan Kuran ile gelir.

Ramazan ve Kuran birlikte irfan sofrasını yeryüzüne açar, tedrisata insanı bütün azaları ile çağırırlar. Anlam güzergahında oluşacak büyük buluşma, insanın kendini bulması, düştüğü yere doğru yükselişe geçmesi anlamına gelir.

Oruç, sükûnetle konuşur.

Kireçlenmiş, donmuş, kirlenmiş ne varsa, dinamik sükunet karşısında çözülmeye duracak ve uçurum kenarında o kopmaz halkaya tutunma imkanına yeniden kavuşacaktır.

O büyük bir usta.