Barack Obama, 21 Mart'ta, Kudüs'te yaptığı konuşmada ABD'nin İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgileneceğine ant içiyordu. Obama hemen hemen sözünü tutuyor gibi görünüyor. ABD başkanlığının ilk döneminde Obama'nın bu dosyadan tamamen çekildiği düşünülmüştü. Şu an ise tam bir geri dönüşten bahsedebiliriz.

ABD, Batı Şeria'da İsrail yerleşimleri dolayısıyla Birleşmiş Milletleri kınayarak 2011 Şubat'ında Güvenlik Konseyi'nin konuya ilişkin çözümünü de veto etmişti. Bu, on iki yıldan fazla bir sürede olup biteni onaylama tutumuydu: Washington, müttefiki İsrail'in Filistin toprağında sürdürdüğü emrivaki politikasını sesini çıkarmadan kabul ediyor.

Obama ikilem içinde. Amerikan gücünü Asya'da konuşlandırması –ki ABD'ye göre yüzyıla damgasını vuracak– ve bunu yapmak için Orta Doğu'dan ve yinelenen trajedilerinden kurtulması gerektiğini kavrıyor. Özetle, çağın büyük gelişim bölgesine yönelmek ve başka bir çağın dini savaşlarına boğulmuş bölgeden çıkmak.

Obama'yı anlıyoruz

Bununla birlikte Başkan Obama Amerika'nın Orta Doğu'da ağır basan siyasi ve askeri nüfuzunu kullanmayı sürdürmesi gerektiğini gönüllü olarak sezdiriyor. Bu İsrail-Filistin meselesine ilişkin düzenlemeyle geçti.

Çok sık dile getirildiği gibi, oradaki çatışmanın stratejik bakımdan "merkezi" olmasından ileri gelmiyor. Bölge, İsraillileri, Filistinlilere karşı yapan şeyle ilgisi olmayan –çoğu kanlı– pek çok çatışmayla parçalanıyor. 

Ancak bu son çatışma Arap halklarının hafızasında "merkezi" bir yere sahip. Sembolik ve özellikle baskın bir biçimde siyasi bir anlam taşıyor. Bu konuda kararlı bir adım bölgesel yatışmanın vesilesi olacak. Orta Doğu'nun profilini değiştirebilir ve daha da önemlisi cihada meftunların (les hystériques du djihad), bu barbar radikalliğin, planlarını bozabilir.

Obama, dosyayı Dışişleri Bakanı John Kerry'ye emanet etti. Bu herif inatçı, titiz ve tuttuğunu koparan biri. Kudüs konuşmasından itibaren, John Kerry bölgeye üç kez geri geldi. Hemen hemen tüm taraflarla görüştü: Benjamin Netanyahu hükümeti ve Mahmud Abbas tarafından yönetilen Filistin otoritesi ile (fakat hâlâ Hamas ile değil).

Bunlar on yıldan fazla süredir konuşulmuyor. Diyaloğun yeniden kurulması gerekiyor. Dışişleri Bakanı orada işbaşında, geçen hafta Kudüs ile Ramallah arasındaydı.

Kerry Filistinliler yararına önemli mali yardımlarda bulunulacağını duyurdu. İsraillilerin yerleşim emelleri ve düzenli çatışmacıları tarafından baltalanan Filistin otoritesine güvence verilmesi gerekiyor.

Kerry, ayrıca İsrailliler ile Filistinliler arasında sonuçsuz görüşmeleri yinelemenin boş olduğunu iyice anladı. Hasımlıklar, taraflar baş başa bırakıldığında hiçbir zaman makul bir biçimde neticelenmez. Dışişleri Bakanı Kerry, ABD ve Ürdün'ü kapsayacak şekilde müzakereyi esnetmek istiyor (bu işe tahsis edilmiş bir ekip ile).

Nihai amaç, İsrail'in yanı başında bir Filistin Devleti kurmaktır. Olumlu haberler, John Kerry'nin Orta Doğu'da umut verici girişimlerini kutlayamayacak kadar az.

Kaynak: Le Monde – Başyazı

Dünya Bülteni için Çeviren: Muhsin Korkut