Sosyal ve siyasal değişimler içinde farklı mesajlar barındırırlar. Karamsar ve iyimser bakış açısına göre değişen ipuçlarından geliştirilecek farklı merhaleler, düşler bu sayede neşvünema bulur.

Türkiye önemli bir süreçten geçerken soğukkanlı düşünme ve konuşma becerisi oranında daha iyi şartlara kavuşabilecektir. Elbette iyimser bakmak, ümitvar olmak zorundayız ve elinde imkanı olanın çorbaya tuz atması her zamankinden daha elzem hale gelmiştir.

Türkiye doksan yıllık  süreçte, büyük sancılarla, on yılda yapılan arızalarla yoluna devam etmek zorunda kaldı.

Selçuklu'dan Osmanlı'ya geçen ruh, kuruluşta engelle yüz yüze geldi ve devlet-millet ayrışması ortaya çıktı. Devlet - millet kıblesinin örtüşmesiyle yaşanmış tarihi başarılar gözardı edilince birbirine zıt iki kıble ortaya çıkmış oldu. Bu gerilimli ortamda devlet ve millet birbirine güvenmez hale geldi. Millet değerlerini içinde sakladı, materyallerini toprağa gömmek zorunda kaldı.

İki ayrı hedefli bir ülkenin sağlıklı varoluşundan, güvenli üretiminden, en önemlisi milletin güvenini kazanabilecek bir yönetimden bahsetmek  mümkün olamazdı ve olmadı da.

Vesayetlerle boğuşarak yürünen meşakkatli yolda devletin sunduğu normlar ve adresler, yapıp ettikleriyle, hedef ve amaçlarıyla iflas etti.

Batı uygarlığı dünyayı kendi serüveni ile teste tabi tuttuğunda, kendine has bir insan tanımı da yapmış oluyordu. Kendini merkeze alan ve dışarda kalanları barbar olarak niteleyen bir anlayışın, dengeler normale döndüğünde neler yapabileceği işgal ve savaşlarla ortaya çıkması, toplumları tarihleriyle yüzleşmeye yöneltti.

Nihayetinde gelinen aşama, milletin devletini geri çağırılması olarak adlandırılabilir. Vesayetlerden kurtuluşla, söz ve karar millete ait hale geldiğinde, kurtuluş anında ortaya çıkmıyor. Bir bakıma asıl zorlu dönem yeni başlıyor. Koparılan zamanın eklenmesi çok yönlü çalışmayı içeriyor.

Hatların koptuğu dönemin şartlarının yenilenmesi gerektiği gibi, insanın yeni bünyesinin de sorgulanmaya ihtiyacı sözkonusu. Beş yüz yıla yakın bir bekleyişin yenilenmesi ve aynı zaman sürecinde onsuz kalan bir toplum modelinin geldiği aşamanın sağlıklı bir tahlille ele alınması icap ediyor.

Yapılacak tahliller, kopan tespihin bütün  tanelerini de ilgilendiriyor. Bütün yönlere savrulmuş İslam milletinin ortak ruha birlikte koşmaları, aynı iklimi solumalarıyla mümkün olabilecek.

İşin pratikçesi, uçağa tüccar doldurup dolaştırmadan önce, kültürü engelleyen, hareketli ve durağan bütün engelleri kaldırıp bir büyük kitaplık kurmalı dünyanın ortasına.

Sözü, yazıyı, tecrübeyi bağırda saklananı harman eylemeli.

Önce tanış olmayı, sonra bilişmeyi ve bütün taşıyıcılara iyilik paydasında buluşan değerleri yüklemeyi hedefleyip planlamalı.

Bilgiyi aşk ile yoğurmalı.

Emek hikmete dönüştüğünde, bütün insanlığa sunmalı; insanı insana sığınak yapan kutlu sevdayı.

Her yenilenme iddiası içinde riskler barındırır. Devleti, eleştirse dahi, ona özlemle kavuşanlar büyük açıklar vermeye adaydırlar. Modern bireye ait taleplerle bir mesafe ölçümü, bu aşamada elzem hale gelir. Modern arzuların özde yerleşik halde bulunmasıyla ortaya çıkacak bir söylem yenilenme görünümlü yenilgi olacaktır.

Devlet/iktidar baştan çıkarıcı bir karektere haizdir ve kullananı kullanmak istemekten geri durmaz. Bundan ötürüdür ki, paylaştırılmış iktidar, yeni sakıncalar taşısa da en az zararlı olanıdır.

Milletin ortak kararına yaslanmak, zararı asgariye indirme yöntemi açısından değerlendirmeye açıktır. Kültürün üretilmesi açısından, tepeden inmeci yaklaşımların nasıl dayatmacı olduğu ve içinden çıkılmaz sonuçlar doğurduğu kemalizm tecrübesiyle bilinmektedir. Milletin önündeki engellerin kaldırılması, sahanın üretime hazır hale getirilmesi yeterli olacaktır. Turizmle kültürü eşitleyen ve otel yatak sayısı ile işe başlayan bakan anlayışının geride kalması gerek.

Yeni bir Medine'nin inşa sürecinin başlaması gerek.

Bütün farklılıkların çatışmadan, mutlu olduğu bir ülke kurmanın teorisi, pratiği mevcut; yapılması gereken, yenilenmiş versiyonun saatini kurmak.

Ulus devletin şablonik vatandaş üretiminden kurtulmak, ülke sevme çeşidini teke indiren anlayışa farklı pencereler açmak zaman alsa da...

İnsan önemli kılındığında her şey nasıl da yükselişe geçer.

Bereket, bütün iştahıyla, zamanı nasıl da sırılsıklam ter içinde bırakır.

İnsana, insanlığa örnek bir dünyanın mümkün olduğunu, silahsız ve savaşsız hayatın var olabileceğini göstermek, önce bir rüyayı heyecanla ırgalamaktan geçer.