Milyonluk soru şu: Mübarek bugün yarın gittikten sonra Mısır'da iktidarı kim alacak? İktidarı en büyük, en popüler ve en etkili muhalefet grubu konumundaki Müslüman Kardeşler'in alma şansı ne kadar?

Bütün gazeteciler Mısır uzmanı akademisyenlere ve fırsatını bulurlarsa, Tahrir Meydanı gösterilerinin tüm gayri resmi liderlerine bu soruyu soruyor. Hollanda gazetesi De Volkskrant da aynı soruyu Oxford Üniversitesi'nde görev yapan ve İslam'ı yeniden yorumladığı eserleriyle tanınan, fakat daha önemlisi 1928'de Müslüman Kardeşler'i kuran Hasan el Benna'nın torunu olan saygın Mısırlı-İsviçreli felsefeci Tarık Ramazan'a yöneltmiş. Ramazan, Batı'ya bütün İslamcı hareketleri kötü görmekten vazgeçmesi ve 1979 İran'ı ile 2011 Mısır'ı arasında muazzam farklar olduğunu idrak etmesi çağrısında bulunuyor. Ramazan'a göre İran'da Humeyni başından beri devrimin içindeydi ve İslam önemli bir rol oynamıştı. Mısır'da ise din, Ramazan'ın gayri resmi, kendiliğinden bir halk protestosu olarak nitelediği isyanda önemli bir faktör değil. Ramazan, Mısır'ın bir ikinci İran haline gelmesinden korkmuyor. İlginç olanı Türkiye'ye odaklanıyor, Erdoğan'ı protestocular lehine gayet açık konuştuğu için övüyor ve Mısır'ın bir sonraki Türkiye olacağı umudunu dile getiriyor.

Gösterilerde veya internette Müslüman Kardeşler'in müstakbel rolüne dair soruyla karşılaşan aktivistlerin büyük çoğunluğu rahatsızlık duyuyor. Bunu Mübarek'i devirme mücadelesinde oynadıkları cesur rolün küçümsenmesi ve Batı'nın Arap dünyasına yönelik, İslam korkusuna dayanan (ki bölgedeki bütün diktatörler baskıcı rejimlerini meşrulaştırmak için bu korkuyu kullanıyor) tipik yaklaşımı olarak görüyorlar.

Batı'nın önyargılarından duyulan rahatsızlığı anlıyor ve şu an İslamcıların protestolarda hakim bir rol oynamadığı analizine katılıyorum, lakin Müslüman Kardeşler'le ilgili soru işaretlerini önyargı diyerek bir kenara itmek naiflik olur. Laik muhalif grupların zayıf konumundan ve Mısır toplumunda saldığı derin köklerden dolayı Kardeşler, beğenseniz de beğenmeseniz de Mübarek sonrası dönemde kaçınılmaz olarak kilit bir aktör olacaktır. Hazırlıklı olmak ve ne geleceğini bilmek daha iyi.

Amerika'nın önde gelen dış politika dergisi Foreign Affairs'ın gayet bilgilendirici internet sitesinde Müslüman Kardeşler hakkında çeşitli yazılar yayınlanıyor. Carrie Rosefsky Wickham, "Kardeşler'i iktidarı ele geçirmeye ve kendi şeriat versiyonunu halkın arzusu hilafına dayatmaya hevesli ve muktedir olarak tasvir etmenin, hareketin bazı özelliklerini görmezden gelirken, bazılarını abartan ve grubun zaman içinde geçirdiği mühim değişimi hafife alan bir karikatür olduğunu" açıkça ortaya koyuyor. Kardeşler'in yakın dönem tarihine dair kısa bir özette Wickham diğer siyasi hareketlerle işbirliğinin ve parlamentoda yer almanın İslamcıların politikaları ve stratejileri üzerinde yaptığı ılımlılaştırıcı etkiye atıfta bulunuyor. Hareket içinde üç ana grup olduğunu belirten Wickham, bunlardan en büyük görünen grubun dini muhafazakarlıkla katılımın ve temsiliyetin değerine duyulan inancı birleştiren pragmatik muhafazakarlar olduğunu belirtiyor. Yazar Müslüman Kardeşler'in Mübarek karşıtı kampın geçici lideri olarak El Baradey'i desteklemesinin şaşırtıcı olmadığını, zira demokrasiye yumuşak bir geçişin ordu ve Batı'nın da kabul edebileceği bir geçici hükümeti gerektireceğini anladıklarını kaydediyor.DEVAMI>>>