Bugünlerde bir olayı 'flaş' gelişme diye nitelerken dikkatli olmalı. 'Flaş haber' diye başlayan ve kesinlikle farkına varılması gereken özel bir durum ya da çarpıcı bir olayın duyurusuyla devam eden en az beş tweet alıyorum her gün.
Günde bu kadar çok 'flaş' anın sonucu, gerçekten özel vakaların hak ettikleri dikkati çekememesi oluyor.
O yüzden, geçen cuma Hollanda'da göç ve entegrasyondan sorumlu bakanın parlamentoya gönderdiği mektubun aslında 'çığır açan flaş gelişme' diye yorumlanması gerektiğini söylememi mazur görün. Bakan, mektupta, Hollanda'da hükümetin danıştığı en yüksek organ olan Raad van State (RvS), yani Devlet Konseyi'nin 14 Mart 2012 tarihli kararına karşılık veriyor. O kararda, RvS, Hollanda'nın ülkeye gelmek isteyen Türk hizmet sağlayıcıları ya da serbest meslek sahiplerine vize şartları dayatma hakkının olmadığına hükmetmişti. RvS, kararını, AB üyesi diğer devletlerin mahkemelerinin ve Avrupa Adalet Divanı'nın daha önce kullandığı savlara dayandırmıştı. Bunların hepsi, Türkiye ile AB arasında 1973'te yürürlüğe giren Ankara Anlaşması Ek Protokolü'ne atıf yapıyor. Protokolün 'askıya alma maddesi' denilen bölümü, protokol yürürlüğe girdiği sırada böyle bir vize talep etmeyen AB üyesi devletleri, Türk vatandaşlarından vize talep etmekten men ediyor. Başka deyişle: Hollanda 1973'te Türklerden vize talep etmiyorduysa, daha sonra talep etmeye hakkı yok. Bu yasal maniye rağmen, pek çok ülke 1973'ten sonra vize uygulamasını yürürlüğe soktu. Sayıları giderek artan Avrupa mahkemelerine göre, bu yasadışı uygulamanın durdurulması şart.
Türk hükümeti halihazırdaki vize rejimine karşı çıkarken öne sürdüğü savlarda pek çok kez bu kararlara vurgu yaptı. Ama bugüne dek flaş bir sonuç elde edilemedi. Diğer Avrupa ülkeleri gibi Hollanda hükümeti de söz konusu mahkeme kararlarının bireysel davalarla ilgili olduğunu, kendi vize politikalarının bütününü etkilemeyeceğini savundu.
Ama şimdi ilk kez Hollanda hükümeti, RvS kararının vize politikasının değiştirilmesi gerektiği anlamına geldiğini kabul ediyor. Bu değişiklik, Hollanda'ya hizmet sunmak için gelmek isteyen ama 3 aydan fazla kalmak istemeyen Türk hizmet sağlayıcıları ve serbest meslek sahipleri için geçerli.
15 Ağustos'tan itibaren bir hizmet sağlayıcıda çalıştığını ya da serbest meslek erbabı olduğunu kanıtlayan Türk işadamları ve işkadınları, isterlerse Hollanda konsolosluğuna gidebilir ve Hollanda'ya vardıklarında gümrükten geçişlerini kolaylaştıracak şekilde bu statüleri için onay alabilirler. Bu, haklı olarak 'flaş' diye nitelenebilecek derinden bir politika değişikliği.
Ama biri pratikte diğeri ilkesel olarak iki yeni soru ortaya çıkarıyor. Kısa vadeli sorun, kimin girişimci olduğu, kimin olmadığının nasıl belirleneceği... Türkiye'de kendi işini kurmak oldukça kolay. Hollandalı yetkililerin, işini gücünü yeni kurmuş işadamı ya da işkadını olarak kendini sunan Türklerin sayısında patlama yaşanırsa, çıkabilecek sorunların ne kadar farkında olduğundan şüpheliyim.
İkincisi, doğası gereği kuramsal bir mesele, ama sonunda asıl gürültü bundan kopabilir. Bazı Alman mahkemeleri, hizmet sağlayıcılar ile alıcılar arasında ayrım güdülemeyeceğine hükmetmiş bulunuyor. Bu, vizesiz seyahat izninin sadece Türk hizmet sağlayıcılarına değil, belli hizmetlerden yararlanmak için Almanya'ya gelmek isteyen Türk turistlere de uygulanması anlamına gelir.
Bu son derece önemli ve hassas meseleyi bir nebze olsun açıklığa kavuşturabilmek için bir Alman mahkemesi, Avrupa Adalet Divanı'ndan, Leyla Ecem Demirkan'ın açtığı davada önkarar vermesini istedi. Demirkan'ın savı, Almanya'daki ailelerini 3 aydan uzun olmamak kaydıyla ziyaret etmek isteyen Türklerin, Almanya'daki hizmetlerin potansiyel alıcıları olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla hizmet sağlayıcılarla aynı muameleyi görmesi gerektiği: Yani onlardan vize talep edilmemeli. Eğer Lüksemburg'daki mahkeme bu yorumla aynı görüşü beyan ederse, yapılacak haberlere 'FLAŞ' başlığı atılmalı, çünkü bunun AB üyesi herhangi bir ülkeye seyahat eden Türklerin tamamı açısından çıkarımları olacaktır.
Çoğu gözlemci için çıkacak sonuç şimdiden belli: AB'nin Türklere yönelik halihazırdaki vize politikası değişmek zorunda. Tek soru var: Ne zaman ve nasıl?
Kaynak: Zaman