Perşembe akşamı Mısırlıların, devrik lider Hüsnü Mübarek'in halefi olacak yeni devlet başkanına dair tercihini nihayet öğreneceğiz.
Bir başka deyişle, 16-17 Haziran tarihlerinde yapılacak ikinci turda hangi iki adayın yarışmaya hak kazanacağını göreceğiz, zira anketlere göre hiçbir aday ilk turda seçilmek için gereken çoğunluk oyunu elde edemeyecek.
Bu hafta kimsenin yüzde 50'lik barajı aşamayacağı tahmini, anketlerin hemfikir olduğu yegane husus. Geri kalan noktalarda, hangi başkan adayının iyi, hangisinin kötü gittiğine dair anketler taban tabana zıt tahminler ortaya koyuyor. Bu durum, Egypt Independent'ın yazdığı gibi, "60 yılı aşkın süredir kamuoyu yoklamalarının tek işlevinin başkanlık seçimleri öncesi mevcut başkanın yüzde 90'ın ne kadar üzerinde oy alacağını tahmin etmek olduğu" bir ülkede anket tecrübesinin eksikliğini yansıtıyor. O günlerin geride kaldığı muhakkak. Yine de Mısır'da yerel kurumların seçim düzenlemekte kullandığı metodolojide pek çok arıza bulmak mümkün. Birkaç gün içinde bir tercihten diğerine kayabilen son derece dengesiz bir kamuoyu da buna eklendiğinde, kimin kazanacağını tahmin etmek basbayağı zorlu bir mesai olup çıkıyor.
Anketlerin çoğu iki adayın başarılı sonuçlar elde edeceğini gösteriyor: Eski dışişleri bakanı ve Arap Birliği şefi Amr Musa ile kendi başına başkan adayı olmaya karar verdikten sonra Müslüman Kardeşler'den (MK) atılan, hareketin eski liderlerinden Münim Ebul-Fütuh. Bu iki aday geçen hafta televizyonda arzı endam ederek uzun saatler süren alışılmadık bir tartışma gerçekleştirdi; ikisi de tartışmadan belirgin bir avantaj elde etmedi, fakat milyonlarca Mısırlıya hayatın değiştiğini ve açık tartışmaların yapılabileceğini göstermiş oldu.
Bu yarışın sürprizleri Mübarek döneminin son başbakanı Ahmet Şefik ve MK'nin, karizmadan yoksun, fakat hareketin sağlam seçim aygıtından fayda sağlayabilecek olan resmi adayı Muhammed Mursi gibi görünüyor.
Kuşkusuz seçimin en dikkat çekici adayı Ebul Futuh. Kendisini, MK'nin hakim muhafazakar çizgisinden uzaklaşan liberal bir İslamcı olarak sunuyor ve hem dindar Müslümanların hem de genç liberallerin taleplerini karşılayabileceğini iddia ediyor. Mübarek'i alaşağı eden devrimin öncülerinden Google yöneticisi Vail Gonim gibi insanların yanı sıra, katı Selefi grupları tarafından da destekleniyor. Siyaset danışmanı Marksist bir profesör, medya danışmanı liberal bir gazeteci ve ekonomi danışmanı da Hıristiyan bir akademisyen. Brookings uzmanlarından Şadi Hamid, Ebul Futuh hakkında yazdığı olumlayıcı bir portrede onu, gerçekte olduğundan daha liberal olduğunu düşünen liberallerin ve bazen göründüğünden daha muhafazakar olduğunu uman muhafazakarların desteğini alan, "Her Nabza Şerbet Biri" diye niteliyor. Ebul Futuh'un herkesi şemsiyesi altına alma tutumuna ikna olmayanlar ise onu herkesin suyuna gitmeye çalışmakla suçluyor. Derin bilgi sahibi Amerikalı blog yazarı Juan Cole'un da yazdığı gibi: "Selefilerin karşısında bir köktendinci gibi, Kıpti Hıristiyanların ve laiklerin karşısında ise bir liberal gibi konuşuyor."
MK'ye verilen muazzam desteğin ne kadar çabuk zayıfladığını görmek de şaşırtıcı. Birkaç ay önceki meclis seçimlerinde sandalyelerin neredeyse yarısını kazanmışlardı. Gelinen noktada ise birçok Mısırlı mecliste sergiledikleri performanstan ve kaypak ve gizli kapaklı görülen taktiklerinden dolayı hayal kırıklığı içinde. MK'ye hem devlet başkanlığının hem meclisin kontrolünü vermenin akılcı olmayacağına dair yaygın bir hissiyat söz konusu. Bu dikkat çekici kayma, MK'nin aralıkta elde ettiği desteğin ideolojik veya dini sebeplerden değil, hareketin daha iyi örgütlenmiş ve yolsuzluklarla lekelenmemiş olmasından kaynaklandığının işareti.
Bu başkanlık seçiminde birçok seçmen kişisel karizma ve özerk bir siyasi çizgi izleyebilmek gibi başka niteliklere bakıyor.
Bu değişen hesapları Mısır'da artan siyasi olgunluğun emaresi olarak gören Steven Cook gibi gözlemcilere katılıyorum. Ülke hâlâ karman çorman bir geçiş döneminin ortasında. Aynı zamanda, ne ordunun ne de MK'nin dünya görüşünü Mısır toplumuna dayatabildiği daha açık bir siyasi ortamı da tecrübe ediyor.
Bazılarının muhtemelen tahmin ettiği üzere, bu yazının başlığı The Bangles grubunun 1986 tarihli hit şarkısı 'Walk Like an Egyptian'a göndermede bulunuyor. Şarkı bir feribotun üzerindeki insanların dengelerini kaybetmeme çabasıyla beceriksizce yürüdüğünü gördükten sonra yazılmış; bu manzara şarkı yazarına Antik Mısır rölyeflerinde, dirseklerini büküp iki kollarını kaldırmış, ellerini de öne uzatmış şekilde yürüyen figürleri hatırlatmış. Bu hafta Mısırlılar yeni bir siyasi denge bulmaya çalışacak. Yürüyüşleri onları bu kez nereye götürecek acaba? Bekleyip göreceğiz...
[email protected]
Kaynak: Zaman