Mahmud Derviş bu dünya'dan göçtü ancak mücadeleleri burada kaldı. 

Mahmud Derviş'in vefâtı,  Filistin milli hareketinin ve doğrusu, daha geniş Arap dünyasının kültürel ve entelektüel hayatındaki efsânevi bir diğer şahsiyetin trajik kaybının nişânıdır. Şiirleri ve diğer eserleri aracılığıyla işgal ve sürgün hayatı yaşayan Filistinlilerin sesi soluğu olurken diğer yandan da kendi devletlerinde eşit bir şekilde ve barış içinde yaşama rüyâlarını dile getiriyordu. Ümidi ve yeisi, bu çifte ruhu ifade etmek, sadece ve sadece yetenekli bir şâirin gözetebileceği türden hassas bir denge gerektirir. 

Derviş, İsrail zulmünü güçlü bir şekilde tenkit ederken aynı zamanda muhalif Yahudi İsraillilerle uzlaşma şekli arayan ruh, işte bu ruhtu. İsraillilerin her iki tarafı da ulusal intihara sürüklediği aynı belirsiz geleceği, Filistin-İsrail çatışmasındaki kurbanların ve de zâlimlerin birlikte paylaşmaya mahkum olduğunu açıklamaya çalıştığı son eserleri için bilhassa doğrudur bu. İsrail halkı ile yakınlaşma ve "ırkçı hurâfeleri" defetme çabası gerisin geriye püskürtülmüştü. Derviş'in eserlerinin okullarda öğretilmesiyle ilgili 2000 yılında bir İsrail Bakanı'nın yaptığı teklif, siyasi fırtınalara yol açmıştı öyle ki sağ görüştekiler, Ehud Barak iktidarını güvensizlik oyuyla düşürmeye çalışmışlardı.

Derviş'in eleştirel dikkatini çekenler sadece İsrailliler değildi. Hamas ve el Fetih gibi Filistinli hiziplerin arasında baş gösteren, Kardeşin kardeşi öldürdüğü bölünmelerin en yaman eleştirmeniydi. 2007 yılında Hayfa'da düzenlenen bir şiir şölenindeki sözlerini hatırlayalım: "Bir komadan uyandık; [Hamas'ın] tek renkli bir bayrağın [Filistin'in] dört renge boyanmış bir bayrak olduğunu görmek için...Zaferi biz kazandık. Gazze, Batı Şeria'dan bağımsızlığını kazandı. Bir halkın iki devleti, hapishanesi var şimdi, birbirine selam vermeyen...gerçek muzafferin işgalci olduğu zafer bizim." Sözleri, Derviş'in ve onunla aynı nesilden Filistinli entelektüellerin ve de liderlerin kendisine karşı bölünen bir hareketin hiçbir zaman başaramadığını ne kadar iyi kavradıklarını da ispatlamaktadır. Filistin mücadelesinin vârisleri de kavrasaydı keşke.

Derviş şimdi bu dünya'dan göçtü fakat onun savunduğu davalar hiçbir yerde halledilmedi ve devlet ve sivil özgürlükler gibi temel hakları uzun bir zamandır inkâr edilen Filistin halkı hiç olmadığı kadar savunmasızlar. Şimdi İsrail topraklarında kalan doğum yerine defnedilme arzusu da maalesef yerine getirilmeden kalacak. Çarşamba günü uğurlandığında, İsraillilerin ve de Filistinlilerin ondan esirgedikleri huzura nihayet kavuşacağını umabiliriz.


Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın