Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması, yüzde 99'u Müslüman Türkiye'de laik rejimle toplumu uzlaştıracak. Türkiye'nin, kültürel gelenekleri ve modern hayatın sorunlarıyla uyumlu bir kimliği bulmasını umuyoruz
Türkiye geçen hafta tarihi anlar yaşadı. Zira 40 yıl boyunca uykuları kaçıran, son yıllarda yaşanan siyasi ve sosyal gerginliklerin, hatta Refah Partisi dahil birçok partinin kapatılmasının temelinde yatan bir sorun görünüşe göre çözüm yoluna girmeye başladı. Başörtüsü ilk defa Türkiye'de kendisini kollayan birilerini buluyor. Türkiye meclisi ilk kez, üniversitelerde başörtüsü takılmasına izin veren düzenlemeyi onayladı. MHP geçen ağustosta Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinde üçte ikilik çoğunluğun sağlanmasını kolaylaştırdığı gibi, şimdi de anayasal düzenleme önerisini desteklemek için üçte ikilik çoğunluğu sağladı.
MHP toplumun muhafazakâr kesimleri üzerinde rekabete girmeye yönelik bazı iç siyasi hesaplarla hareket etmiş olabilir. Ancak, Türk halkının yüzde 80'inden fazlasının karşı çıktığı başörtüsü yasağının sürmemesi bağlamında AKP'yle aynı şekilde düşündüğü açık. Ayrıca, İslamcılarla laikler arasındaki ikili kutuplaşmayı engelleyen liberal laiklerden geniş bir grubun verdiği eşsiz destek olmasaydı, yeni anayasal düzenleme konusunda çok daha fazla zorluk yaşanacaktı. DTP'nin desteğinin de söz konusu kutuplaşmanın artmasını engelleme noktasında rolü var. DTP bu desteği, anayasal düzenlemeye yönelik tutumunun karmaşık olmasına ve meclis oylamasında bölünmesine rağmen ortaya koydu.
Ordunun açıkça muhalif bir tavır almaktan uzak durmasının da, projenin daha fazla gerginlik çıkmadan geçmesinde rolü var. Dolayısıyla son söz Anayasa Mahkemesi'nin; mahkeme düzenlemenin 'Türkiye laik devlettir' diyen anayasaya aykırı olduğunu ifade ederse konu sıfır noktasına dönecek.
Aslında söz konusu tartışmalar laikliğin tanımlanması meselesiyle ve laikliğin üniversitelerle üniversite dışındaki devlet kurumlarında başörtüsünün yasaklanması anlamına gelip gelmediğiyle ilgili. Gerçekten de, Türkiye'de laikliği kendi dar çıkarlarına uygun olacak biçimde yorumlayan aşırılık yanlısı laik sınıfın sorunu bu. Oysa ABD, Fransa, Britanya ve Almanya gibi en köklü laik ülkelerde üniversitelerde başörtüsü yasağı yok. Bazılarında hükümet daireleri ve okullarda bile başörtüsü yasak değil. Söz konusu anayasal düzenleme, Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi AB liderlerinin de zımni desteğinden besleniyor. Merkel, üniversitelerde başörtüsü takılmasına izin verilmesinin, Türkiye'yle AB arasındaki üyelik müzakerelerine etkide bulunmayacağını ifade etti.
Anayasa Mahkemesi düzenlemeleri kabul etmezse, ülke yeni gerginlikler yaşar. Fakat böyle bir durum, AKP'nin altı yıl önce iktidara gelmesiyle başlayan özgürlükleri ve demokrasiyi güçlendirme sürecini durduramaz. Düzenlemenin uygulamaya geçmesi toplumsal istikrar yönünde bir adım olacak, yapay ama büyük bir sorunu sona erdirecek, laik rejimle
yüzde 99'u Müslüman bir toplumun İslami kimliği arasında somut bir uzlaşmanın önünü açacaktır. Bu adımının uygulamasında şüphesiz bazı sorunlar yaşanacak. Ancak, kimlik değişimini hâlâ sınayan bir ülkede, kazanılmış çağdaş değerlerle kültürel kimliği buluşturan yeni bir modernite modelini derinleştirmeye yönelik en önemli adımlardan biri olacak. Acaba Türkiye kendisine ait ve bir yandan gelenekleriyle,
diğer yandan modern hayatın sorunları ve talepleriyle uyumlu bir kültürel harmanı sonunda buluyor mu?
Kaynak: Radikal