SSCB’nin dağılmasını 20.yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak gördüğü bilinen Vladimir Putin, Sovyet taktiklerine veda edemiyor. Rusya Devlet Başkanı Ukrayna’nın Avrupa Birliği ile ortaklık kurmasını engellemekten hiç geri durmadı.

Rusya tüm teçhizatını seferber etti: Enerji tedarikine ilişkin misilleme niteliğindeki tehditler, ticari ambargolar, ithalat ablukası. Ukrayna yöneticileri özel bir çalışma amacı oluşturdular: Putin, Ekim sonu ile Kasım başı arasında, Ukraynalı meslektaşı Viktor Yanukoviç ile iki haftada üç görüşme gerçekleştirdi. 20 Kasım’da, Ukraynalı meslektaşı Mikola Azarov’u ziyaret eden Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev’di. Ertesi gün Azarov Ukrayna’nın Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasının hazırlıklarına son veren kararnameyi imzaladı.

Rusya böylece bir raunt kazanmış oldu. İnkar etmek faydasız: Vilnius zirvesinden birkaç gün önce bu tartışmaların patlak vermesi Avrupa için büyük aksilik.

Bu zirve, geçmişte Sovyet bloğunun bir parçası olan altı ülkenin (Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Moldova, Ermenistan, Azerbaycan), Avrupa Birliği’nin yeni üyeleri olmadan önce, Avrupa’nın ekonomik ve demokratik rotasına uyum çalışmalarına yeni bir canlılık katmayı amaçlıyordu.

Doğu ortaklığı denilen bu süreç, Avrupa’nın sınırlarının, bugünkü cenahında dondurulduğunu görmemekten endişe duyan İsveç ve Polonya tarafından harekete geçirildi. Başlangıçta doğu ortaklığına katılmaya çağırılan Rusya bu teklifi geri çevirdi. Vladimir Putin soğuk savaş mantığına katılmayı tercih ediyor.

Rusya Devlet Başkanı, Rusya, Beyaz Rusya ve Kazakistan ile gümrük birliğini ve farazi “Avrasya Birliği”ni adaylara süsleyerek, Avrupa’nın söz konusu girişimini engellemek için uğraş veriyor. İlk pes eden Ermenistan oldu. Daha fazla revaçta olan Ukrayna ikinci. Şu anda sadece Gürcistan ve Moldova Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalamaya hazır.

Ama bu hikayenin sonu değil. Avrupa Birliği, Ukrayna tokadından bazı dersler çıkarmalı. Aslında Avrupalı müzakereciler, öncelikle iktidarını sürdürmek ve emekliliğinin tadını çıkarmakla kafası meşgul olduğu için çift taraflı oynayan Başkan Yanukoviç’in kişiliğinden istifade edemediler.

Fakat daha da önemlisi, Avrupa Birliği yönetmesi gereken mücadeleyi yönetemedi. 1989’dan sonra doğunun yeni demokrasilerini kucaklamasını sağlayan arzuyu bu sefer kendisinde bulamadı. Genişlemenin verdiği yorgunlukla felç olan üye devletler, İsveç ve orta Avrupa ülkeleri hariç, doğu ülkeleriyle jeostratejik ortaklık meselesini kavrayamadılar. Aslına bakarsanız Şansölye Merkel, bu hafta Bundestag’da yaptığı tumturaklı konuşmada projeyi savundu; fakat çok geç. Fransa’ya gelince, bu tartışmada yoktu.

Şimdi Kiev ve Brüksel arasında gelişmekte olan soğuk süreçten, kaçınılmaz olan doğu ortaklığı projesine hak ettiği teklifi, perspektifi ve siyasi iradeyi telkin etmek için yararlanmak gerekir.

Le Monde, Başyazı