Her dönemde gençlik önemlidir. Ele alınacak konuya göre de gençlik tanımı değişir. Konu sağlıksa biyolojik bakış açısı devrededir. İdealden bahsedildiğinde yaş sınırı ortadan kalkar ve farklı kriterler devreye girer.

İnsan hayatının bu güçlü evresinde öncelikli unsur irade olsa gerektir. Yaş kriterleri ve benzerlerini devre dışı bırakan irade içinde yapma, düzeltme gücünü barındırır. Elbette bundan önce, hangi amaçla, neyi, ne için yapacağını bilme şuurunun tamamlanmış olması gereklidir.

SEKAM tarafından yapılan gençlik anketi önemli bir çalışma. Konuyu ele alanların birikimi ve ciddiyeti ve kullanılan kriterler çalışmayı güvenli kılıyor. Konuyu çeşitli yönleriyle ele alan çalışma, Türkiye’nin gençlik portresi hükmünde. Her bakış açısının, amacı doğrultusunda, çıkaracağı önemli tesbitler mevcut.

Çalışmaya genel açıdan bakıldığında, farklı kimliklerin, kritik kimi konularda verdikleri cevaplar beklenmedik neticelerle karşımıza çıkıyor. İslamcı ile farklı kimlik arasındaki duruş ve tavır örtüşmeleri örnek alındığında iki yönlü bir değerlendirme ihtiyacı ortaya çıkıyor.Bu bakışla ya farklı kimliklerin çok uzakta olmadığına, ya da dünyevileşmenin gizli “vahdetine” bakıp değerlendirme yapacağız.

Teoriyle pratiğin, daha doğrusu güne/zamana yansıtılamayan mükemmel teorinin “pis “ bir gerçek karşısındaki tutunamayışını sonuçlar üzerinden okumak mümkün. Pratiğin günlük akışında duyguya hükmedişi ve tekrarın iknaya yönelten çabası önce ikircikli bir durum oluşturur. Akabinde, zaman pratiğin lehine çalışmaya başlar ve sonuç tam bir melezleşme hali hasıl olur.

Bir başka açıdan bu durum, ahiretsiz ”din” olgusunu önümüze koyar. İsimlerin ayniyle vaki yerinde olması, duygusal yanılsamadan öteye geçemez. Dinin dile düşme halidir yaşanan, konuşuldukça yaşanıldığı sanılan din, düyevi iktidarın bin çehreli cazibesine açık hale getirilir.

Sözün İslam’a, eylemin dünya merkezli herhangi bir bakışa emanet edilme hali, laik, trajik ve aynı zamanda bulanık/melez bir kimliğe işaret eder. Sözün eylemle ayrı yönlerde olması şizofren bir duruşun ifadesi olarak, parçalı algı ve tassavuru temsil eder.

İslam’ın dünyaya hapsedilmesi, seküler dinler cenahında, ahiretsiz yer alması dünya sisteminin arzu ettiği bir durumdur ve gönüllü olarak temsilcileri marifetiyle dönüştürülmesi, sadece gençliğe ait sorun olarak görülemez.

Yüz yıllar önce yaşanan kopuş, farklı kültür içinde hakikati yenileme sorumluluğuna çağrı yapıyor.Bozulma ne kadar köklü olursa olsun, şeksiz, şüphesiz “referans” yerinde, güneş kadar net ve tüm parlaklığıyla duruyor.

Merkezini kaybetmeden, ışığını eksiltmeden, umudun tek adresi olmayı sürdürüyor.

İslam’ın eskimez sadası,söz ile eylemi sıratı mustakim üzere buluşturma özlemiyle, yine yeniden ve her yerde her zaman kaydıyla insanın ilgisine sesleniyor..

Bu nedenle her daim, zamanı adalet üzre yenileyen söylemin mensupları, son nefese kadar irade sahibi, yani “genç” olma durumdadır.

Müslümanda irade, her şeye vahyin ışığıyla bakabilme ve gereğini yerine getirme durumudur. Söz ile eylemi, aynı yürekle, işleme koyma çabasıdır.

Genç İbrahim olmaktır; Musab, Hüseyin, Malcom, Aliya, Ahmet Yasin, Furkan Doğan, Rabia olmaktır...

Genç Kitapla beslenip iradeye kavuşmaktır.