Hristofyas'la Talat'ın Kıbrıs'ta uzlaşma kararlılığı, dış aktörlerin müdahil olduğu birçok ihtilaf yaşayan Ortadoğu için önemli bir örnek

Ortadoğu'nun dört bir köşesindeki yerel, bölgesel ve küresel siyasi ihtilafların arasındaki etkileşim aşikâr; bunun en açık örnekleri Lübnan, Somali, Irak ve Filistin'de görülebilir. Ancak bir diğer Doğu Akdeniz ülkesi var ki, yerel dinamikleri daha mantıklı bir yönde hareket ediyor gibi görünüyor. Yeni Kıbrıs Rum Devlet başkanı Dimitris Hristofyas'ın, Kıbrıslı Türk lider Mehmet Ali Talat'la yeniden birleşmeye yönelik yeni bir görüşme turu başlattığı Kıbrıs'tan söz ediyoruz. Hristofyas'ın seçilmesinin üzerinden bir ay geçtikten sonra meydana gelen bir gelişme bu. Art arda gelen görüşme çağrıları, ortada önemli bir yeni diplomatik dinamik olduğunu gösteriyor; bu süreç, BM barış planının Kıbrıslı Rumlarca reddedilip Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edildiği 2004 referandumu sonrası çıkmaza girmişti.


Çıkmaz veya savaş gerçekçi değil
Görüşmelerin başında iki lider el sıkışırken, Hristofyas "Bir Kıbrıs kahvesi içeceğiz" dedi. Bundan daha fazlasını yapacaklar ve böylece, yerel aktörler uzlaşma yönünde hareket etmeye karar verdiğinde uluslararası gerilimlerin ve dış aktörlerin buna mani olamayacağına dair de önemli bir örnek sunacaklar. 2004 planında ve 2006'daki bir başka öneride yer alan birçok teknik mesele masaya konacak. Ancak bu görüşmelerin Ortadoğu'daki diğerleri için en önemli veçhesi, hasım siyasetçilerin toplumlarını ciddi ihtilaf çözme çabalarına sevk etmek için sergilediği ciddi kararlılık ve kapasite.
Kıbrıs, bu bölgedeki en karmaşık ihtilaflardan biri; tarihsel travmalar, dinsel ayrımlar, toprak talepleri, çatışan ulusal kimlikler, mülteci akınları ve etnik temizlik iddiaları söz konusu. Son dönemdeki ileri adımlar açısından bir önemli nokta da, dışarıdaki tarafların oynadığı rol. Yunan ve Türk hükümetleri ne çıkmazın ne de savaşın gerçekçi bir seçenek olabileceğini idrak etmiş durumda. Türkiye'nin AB'ye üyelik arzusu, birliğin ve birlik üyesi Yunanistan'ın bunu Kıbrıs'ta ilerleme için bir özendirme yolu olarak kullanmasına imkân verdi; Türkiye de buna akılcı ve olumlu bir biçimde karşılık verdi. Yunanistan ve Türkiye hükümetlerinin ihtiyaçları ve bölünmenin her iki tarafındaki Kıbrıslıların çıkarları arasındaki etkileşim, son yıllarda daha müspet bir iklim oluşturdu. Anlaşılan o ki, Kıbrıs'taki yeni bir yerel liderler kuşağı, bu açılım üzerinden yürümeye kararlı.
Bu görüşmeler başarılı olmayabilir. Daha çok zamana ve yeni fikirlere ihtiyaç duyulabilir. Ancak Kıbrıs'taki taraflar, bölgenin geri kalanına tam zamanında şöyle bir örnek sunuyor: Yabancı patronların ve destekçilerin, müttefikleri, aracıları ve ortakları arasında yerel bir anlaşmaya varılması konusunda olumlu bir rol oynamasıyla kazan-kazan ilkesine dayalı bir müzakere zemini oluşturulması mümkün. Bunun ana nedenlerinden biri, yerel ihtilafın çözümünün, daha büyük dış aktörlere kendi gizli hedeflerinin bazılarına ulaşma imkânı da vermesidir. Kendi içinde bağlantılı böyle bir dinamik, anlamlı bir anlaşmaya varmak için bütün tarafların kazanması gerektiği kabulüne dayanır. Aşk adası bugün, diğerleri için bir örnekler adası haline de geldi.

 

Kaynak: Radikal