Büyük hazinenin üzerinde uyuyanlar, güzel rüya bile görmüyorsa gafletin kalın paltosuna bürünmüş demektir. Yenilenme imkanını içinde taşıyan söylemin mensupları bu imkanı es geçiyorsa, orada ya duyarlılığın körleşmesinden veya taklit edilen başka bir hastalıktan söz edilebilir ancak.

İslam’ın insanı, mekanı ve zamanı silkeleyip yenileme imkanına kapıyı açık tutanlar daima cömert kavrayışlar, bereketli haller içinde olurlar. Öncelikle günde beş kez namazla gafletin perdesini aralama imkanı vardır. Beş kez dünyanın bütün ağırlığını boşluğa boşaltıp yücelme imkanıyla ahirete kement atma, mümin için ele geçmez, dilde izaha izin vermez mübarek vakitler hasıl olur.

Namazın insanı ebediyette bile terk etmeyen yegane dostu olduğunu, hissetmek için dünyadaki işlevini de anlama durumundayız. Bir başka zaman telakkisi, namazla kapımızı çalar. Hiç bir şeyin Bir'den ayrı olmadığını, parçalanmışlığın tuzak olduğunu ilk önce namaz söyler ve bizim adımıza, ona müracaat ettiğimiz müddetçe, direnir.

Çarpıklıklar, yanlış yere yazılan çabalar, namazın içimize kayıtladığı zaman algısının duyarlılığıyla geriye alınma imkanına kavuşur.

Kötülüğe uzanan eli tutup geri çeviren namazdır. Ve kendimize Müslüman olduğumuzu eylem dilinden aktaran da odur. Temiz olmanın, iyi halde kalmanın çabasını bizim adımıza veren namazla gün aydınlanır ve onun idrakiyle gece iner.

Namaz yüceliğin mekanda insanı bulma halidir ki, oradan niyaz neşet eder. Kul namazın içinde ve namazdan çıkarken niyaza durur. Kulun en mütevazı ve aynı zamanda en muteber hallerinden bir andır o an.

Dua, insanın halinden memnuniyetini izhar etmesiyle başlar ve merhametin hangi limanlarına uğrayacağı kestirilemez hale gelir. İnsanın insana iyilik dilemesi böyle başlar.

Namaz O'ndan gelir; niyaz O'nadır.

Yağmurun yerde çiçek açtırmasına benzer bu hal. Çiçek haddini bilir, vefadan geçmez, yüzünü göklerden çevirmez.

En çetin günde, olayların yumağında yine o girer devreye, aydınlatır aklın çaresiz girdabını. Müslüman günün başında daha namazın dirayetiyle planlar vakti. Memanın, zamanın ve insanın Sahib'inin rızası böyle kazanılır ve adalet de böyle tecelli eder ancak.

Abdestle başlayan fiziki temizlik, ruha ulaşan ilk çağrı olur. Namaz karanlığın bütün gizli tuzaklarına karşı ruhu emniyette tutan, kötülükten alıkoyan görünmez koruyucu olarak insanın içinde bulunur. İyiliğe teşviki, kötülükten el çektiren işleviyle sıratı müstakim üzere insanı dengede tutar. Disiplini, zaman bilincini ve bütünden parçaya akışı unutturmadan, gafletin varlığına karşı uyarıcı tutumunu sürdürmekten bir an geri durmaz namaz.

Namaz hususi bir duruşla huzura çağrılıştır ve insana Mevla'nın atfettiği ölçülemez büyüklükteki önemi gösterir. Ve buradan çıkan sonuç odur ki, bu çağrıya kulak tıkayan, müminliğini nasıl kanıtlayabilir?

Hazinenin üzerinde gaflet uykusunda uyuyoruz. Rabbimiz kullarını bağışlamak için sayısız sebepler bağışlamaya, bol hazinesinden dağıtmaya devam ediyor. Hangi ibadeti ele alacak olsak müşahede ederiz ki, dünya ve ahiretin birlikteliğinde tespit edilir ve edilemez hikmetler mevcuttur.

İnsanın durağan kalmasına müsaade etmeyen bu yüce söylem, bir kararda kalmak için sürekli hayır üretimi içinde olmayı ilham ediyor.

Namaz ruhu temizlerken, malın temizliğini zekat üstleniyor. Görülüyor ve anlaşılıyor ki, hijyenle ilgisi olmayan bir temizliktir söz konusu olan.

Bir de oruç, hele oruç... İnsanı ve cemaati hikmetle yoğurup hemhal eyleyip iyilik okyanusu inşasına salan.

Ufkumuzdan mekana inmeye hazırlanan ayların sultanına, otağını kurduğu demde yetersiz güzellemeler serdetmek gerekecek. Sözü düşlere salıp yola yatıralım şimdi. Ramazan büyük ve sarsıcı işleviyle geldiğinde her aza bir dil olur.

Ölümle kardeşlik bağı kuruluyor, zindanlar geçitlere dönüşüyorsa kalbin ilahi olanla kurduğu bilgiyi aşan ilişki sayesindedir.