Ekonomik krizin küresel jeopolitik sonuçları olacağının bir işareti gerekiyordu, ABD ile Çin'in "stratejik ve ekonomik diyaloğu"nun ilk bölümü bu işareti verdi. G20'nin oluşturulmasından ve BRIC'in (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin)'in haziran ayında Moskova yakınlarında gerçekleşen ilk toplantısından sonra Çin ile ABD hükümetlerinin Washington'da bir araya gelmesi, 3,5 sayfalık sonuç raporu, diplomasi yıllıklarında yer alamayacak olsa da, son derece öğretici bir belgedir.
İlk tespit: Çin Halk Cumhuriyeti 60. yılını kutlamaya hazırlandığı bugünlerde dünyanın merkezine yerleşmiş durumdadır. Tarihçiler yeniden hatırlatmaktadır. Çin hem G2'de [Çin-ABD) hem G4'te (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin), hem G20'de (en çok sanayileşmiş 8 ülke ve yeni oluşan büyük ekonomiler) yer alan tek ülkedir. Çin'siz hiçbir şey yapılamaz. Kriz bu eğilimi daha da güçlendirmiştir. Çin ile Brezilya'yı artık yeni oluşan büyük ekonomilerin dışında değerlendiren Goldman Sachs'ın uzmanları, Çin-ABD görüşmesinden önce, Çin ile Brezilya'nın içinde yaşadığımız süreçten güçlenerek çıkacakları tahmininde bulunduklarını açıkladılar.
Gücünü 2.000 milyar doların üstüne çıkan devasa döviz rezervlerine sahip olmaktan alan Çin, gezegenin en büyük alacaklısı haline gelmiştir. Artık ABD yalnız değil. Bu güç Çin'e bazı haklar tanımaktadır. Bu nedenle, Uygurlar ve Tibetliler, sadece altı satırlık bir bölümde "eşitlik ve karşılıklı saygı" temelinde insan hakları hususunda diyaloğun sürdürüleceğini belirten Washington'un raporunda pek bir ağırlık taşımamakta. Çin, insan hakları ihlalleri konusunda, eskisinden de daha az ders almaktadır. Ancak Çin'in bu gücü aynı zamanda kendisine bazı ödevler de yüklemektedir. Sonuç raporu, ABD'nin GSMH'si üzerinden tasarruf miktarını Çin'in ise harcamalarının oranını artırması gerektiğini belirtmektedir.
İki güç sürekli olarak diyalog halindeler. Ancak bazı işaret lambaları sorunları ikaz etmektedir. Açıklanan niyetlere karşın, iki ülkenin de (Amerikan cephesinde Kongre'den, Çin cephesinde ise bölgesel siyasi yetkililerden kaynaklanan) korumacı girişimlere karşı direnme gücü ya da iklim konusundaki Kopenhag Konferansı için gerçekten gerçekleştirmeye hazır oldukları angajmanı yerine getirebilme kapasiteleri konusunda sayısız belirsizlik hâlâ süregelmektedir.
Soru: Birçok veçhesi bulunan Çin-Amerikan diyaloğu, ekonomik ağırlığına karşın uluslararası sahnede ağırlığını hissettirme konusunda gitgide daha az muktedir hale gelen Avrupa Birliği'nin marjinalleşmesi sonucunu doğurmaz mı? G2 zirvesi Brüksel'i harekete geçirmelidir.
Le Monde, başyazı
Kaynak: Zaman