Roman Polanski Fransa’daki altın yaldızlı sürgününe dönmekte özgür kalmışken, kendisinin 32 yıl önce hangi suçu işlediğini kabul ettiğini hatırlamak önemli:

13 yaşında bir kıza uyuşturucu verip tecavüz etmek. Bu suç sıradan bir banliyöde işlenseydi ve fail bir ofiste çalışsaydı, şoke edici bir suç olarak görülecekti. Polanski’nin parlak bir sanatçı olduğu gerçeği hiçbir şeyi değiştirmemeli. Keza aradan geçen zaman veya kurbanın görünürde davanın peşinden gitmeye ilgi duymaması da.

Bununla birlikte, İsviçre adalet bakanlığı geçen sonbaharda Zürih havaalanında tutuklanan 76 yaşındaki yönetmeni ülkesine iade etmemeye karar verdi. İsviçreli yetkililer, verdikleri kararın Amerikalı savcıların Polanksi’nin cezasına dair gizli ifadeleri kendilerine teslim etmemelerine dayandığını söyledi. Aynı zamanda ‘uluslararası kamusal düzen’e atıfta bulundular.

Polanski’ye 1977-78’de verilen ceza gerçekten de tartışmalıydı; yönetmenin avukatları, yargıcın uygunsuz davrandığını ve bir anlaşmadan caydığını savunuyor. Bu durum Polanski’nin yeniden yargılanması veya cezasının gözden geçirilmesi yönünde bir argüman olarak kullanılabilir. Fakat lüks içinde ve övgülerin ortasında özgür kalmasına izin vermek, paranın ve şöhretin sadece ABD’de değil, aynı zamanda dünya çapında da ahlakı ve adaleti nasıl geçersiz kılabildiğine dair rahatsız edici bir mesaj veriyor. (Başyazı, 14 Temmuz 2010)

Kaynak: Raddikal