Hemen yazımın başında CHP, ANAP ve DYP’yi kutlamak istiyorum. Çünkü bu sürece gelmemiz için çok çaba sarf ettiler, yoruldular, çırpındılar, aralarından bazılarının elleri bile titreyecek hale geldi. Ama olsun bunca yorgunluktan sonra zafere ulaştılar.
Bu neden ile kendilerine göndermeyi düşlediğim tebrik kartında şu ifadelere yer veriyorum.
“Kutlarım
Başardınız
Türkiye Cumhurbaşkanını seçemedi.”
Kusura Bakmayın daha yazımın girişinde kutlamalara başladım ama inanın muhteşem üçlüyü tebrik etmeyi sonlara bırakamadım.
Üstelik bu kadar ulvi görev üstlenen bu kişileri ne benim ne de tarihin unutması mümkün değil.
Çünkü, CHP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini engellemek için meclisi boykot etmesini, bir çok hukukçunun 184 yeter demesine rağmen 367’de diretip konuyu Anayasa Mahkemesine götürmesini, Baykal’ın ülkenin istikrarını, geleceğini zerre kadar düşünmeden savurduğu çatışma tehditlerini, Anayasa Mahkemesi’nin jet bir hızla verdiği kararı, bu süreç de gündeme gelen sanal muhtırayı, doğrunun ne olduğunu bile bile gözleri bile kırpmadan ilk kez bir seçimin mahkemeye taşınmasını sağlayan Ağar ve Mumcu’yu bu millet de unutmayacak.
Bu yaşananları düşününce, koltuk hırsı insanları ne hale getiriyor sorusu akla geliyor.
Ve dahası son günlerde yaşadığımız olaylar bizlere milletin vekilleri nerede diye sordurtuyor.
Soruyoruz çünkü halk onları meclis koltuklarını boş bırakıp, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini engellesinler diye seçmedi.
Ancak halkın tercihine saygı göstermeyen muhalefet, asıl görevini unutup en sonunda ülkeyi tekrar siyasi bir krizin eşiğine getirdi.
Bu işten kimler kazandı.
Ya da kazanacağını sandı.
Yaşanan bu krizin ülkemize bir yararı oldu mu?
Bizlere bir yararı oldu mu ?
Hayır olmadı
Ne oldu peki?
Olan belli, ülkesini düşünmeden getirim kavgası yapanlar sadece ve sadece normal işleyen sürece balta vurdu.
En nihayetin de erken seçime gidildi.
Daha önce de erken seçimler olmuştu.
1982 yılında Anayasa ile TBMM’de yasama dönemleri 4 yıldan 5 yıla çıkarılmıştı. Ancak 1980 sonrasındaki hiçbir meclis 5 yıllık süreyi tamamlayamadı.1946 yılında erken seçimlerin ilki yapılmış ve çok partili dönemde 8 kez erken seçime gidilmiş olundu.1987 yılına gelindiğinde ise artık iyiden iyiye erken seçim döneminin olağan hale gelinmesinin bir nevi startı verildi.
Aslında 1982 Anayasası’nda yasama döneminin 4 yıldan 5 yıla çıkarılmasında amaç istikrarın sağlanmasıydı. Belki de Türkiye’de ki şartlar düşünüldüğünde yeniden bu süre 4 yıla indirilmeliydi.
Gelişmeler ne olur şimdiden bilinmez ama
CHP, DYP ve Anavatan partisi liderlerinin işbirliği sonucu ortaya çıkan tablo 2007 tarihine kaydedildi.
Seçimde kim kimle olacak sağda ve solda kimler kurdukları ittifakla seçime girecek henüz tam netlik kazanmış değil ancak 28 Şubat sürecinde Demirel’in desteği ile güç kazanan Ağar, Anavatan Lideri Mumcu’yu da yanına alarak ve iki partiyi birleştirerek Demokrat Parti adı altında toplanıyor.
Bu birleşmeyi değerlendiren DP eski lideri Aydın Menderes, "Ağar DP misyonuna ihanet etti, ayrı batacaklardı, şimdi birbirlerine sarılarak batmak istiyorlar. Demek ki kendilerine romantik bir son biçmişler" dedi. Birçok DYP’li ve Anap’lı partisinden istifa etti. Solda nelerin olacağı da henüz belli değil. Ama sırf haksızlık karşısında durduğu için partisinden ihraç edilen Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan belki de olacakları söyledi.
Kandoğan, bunlar ne yaparlarsa yapsınlar el ele birlikte sandığa gömülecekler. Çünkü bu iki partinin mayasında, hamurunda Menderes’in gözyaşları, idam sehpasında akıtılan gözyaşları ve Özal’ın alın teri, emeği bu iki partinin mayasında vardır. Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, yanlarına başka partide alırsa alsınlar bu millet onları 22 Temmuz’da sandığa gömecektir dedi.
Zaten, siyasi olarak baktığımız da yaşanan gelişmelerin ışığında erken seçimin muhtemel sonucu, AK Parti’nin bu işten kazançlı çıkacağıdır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimleri engellenerek ve zorlama bir şekilde bu konuma gelinmesi AK Parti’yi mağdur duruma düşürmüştür. Şimdiye kadar mağdur edilen partilerin hepsi seçimlerden kazançlı çıkmıştır.
Şimdi de aynı olay gerçekleşiyor. AK Parti’yi birçok konu da eleştiren hatta gözden çıkaranlar bile sırf haksızlığa uğradığını düşünerek desteklemeye başladı.
Kargaşadan, karışlıktan, fitneden prim kazanmaya çalışanlar kendi elleri ile AK Parti’ye güç kazandırmış oldu.
Şimdi herkes ne yapacak?
Herkes şimdi ne yapacak diye düşünürken aklıma kuşlar geldi
Bütün kuşlar uçarken rüzgârı karşısına alır, öyle kanat çırpar.
Kuşların uçması engellenebilir mi?
HAYIR.
Bazen birileri rüzgârın önüne geçmeye çalışırken, kuşlar rüzgârı çoktan karşısına almış oluyor.
Bakın Kuşlar sandıkların başına doğru koşuyor
Şimdi sizler kuşlara ne diyeceksiniz?
Kanadını kırmaya özgürlüğünü hapsetmeye çalıştığınız kuşlara uç hadi özgürsün deseniz artık size inanır mı?
Kuşların size inanıp inanmadığı az çok belli ama kesin cevabı, yine bir engele takılmaz ise,22 Temmuz’da Göreceğiz.