Gerçek esirliğin ne olduğunun düşünülmesi ve anlaşılması temennisi ile…
İran Devrim Muhafızları 23 Mart tarihin de 15 İngiliz askerini İran'ın karasularına izinsiz girdikleri gerekçesi ile gözaltına almıştı. Ardından İngiliz yetkililer askerlerinin derhal serbest bırakılmalarını istediler. Bu arada İran’ın El Alam televizyonundan İngiliz Askerlerinin görüntüleri yayınlandı.
Adı Farsça Nighton Thomas Summers olarak yazılan asker, İran sularına ''izinsiz girdikleri'' için özür diledi ve 2004 yılından itibaren İran sularına giren ikinci grup İngiliz askerleri olduklarını bu neden ile özür dilediklerini belirtti.
Görüntüler de ise oldukça rahat oldukları gözlerden hiç kaçmadı. Bu arada askerlerini Irak’a göndermekten hiç çekinmeyen İngiltere Başbakanı Tony Blair, askerlerimizi bırakmassanız başka safhaya girilir diyerek , gerginliği yumuşatmak yerine daha da arttırmaya çabaladı.İngiliz kadın asker ise İran'ın haklı olduğu yolunda bir açıklama yaptı. Üstelik büyük bir rahatlık içerisinde ''İran halkının armağanı olarak çocuğuma yaş günü armağanı götüreceğim'' dedi.Askerleri bu haldeyken, İngiltere İran ile tüm resmi bağlantıları dondurdu ve askerlerinin konuşmaları yönünde aldatılmış olabileceklerini belirtti.Aynı zamanda Batılı ülkeleri İran’a karşı kışkırtmaya çalıştı. BM’de kaygısını dile getiren bir açıklama yaptı ancak İngiltere bu açıklamadan tatmin olmadı.Bu süreçte daha bir çok açıklama yapıldı. Hatta kadın asker ,''Biz, ABD ile İngiltere'nin Irak'taki zulmü yüzünden tutuklandık'' sözünü sarf etti.Tabii Blair hemen sert tepki gösterdi.'' Tahran'ın tutumu, tecrit oluş yolunu açıyor'' dedi. AB ise, askerlerin ''derhal serbest bırakılması''istedi. Tüm bu gelişmelerin ardından İran mesele diplomasi yolu ile çözülebilir, tutukluların yargılanmasına gerek yok diyerek gerginliğe son noktayı koydu. 4 Nisan tarihinde ise İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, önce 15 İngiliz askerinin İran karasularını ihlal etmeleri nedeniyle gözaltına alındıklarını anımsattı ardından,"Bu konuda haklı olduğumuz ve onları yargılama hakkına sahip olduğumuz halde, Hz Muhammed'in öğretisine dayanarak, 15 İngiliz askerini İngiliz halkına bir hediye olarak affettik dedi. Ahmedinejad,İngiliz askeriyle teker teker tokalaştı, sohbet etti. Askerler, hediyeler verilerek ülkelerine gönderildi.
Ahmedinejad ayrıca, İngiltere Başbakanı Tony Blair'i, başka ülkeleri işgal etmek yerine adalete, barışa, doğru söylemeye ve İngiltere halkına hizmet etmeye davet etti.
Tüm bu yaşananların ardından açıkçası herkesin tahmin edebileceği bir olay gerçekleşti. Maalesef görüntüler de izlememize ve ne kadar rahat olduklarını tüm dünyanın görmesine rağmen 15 İngiliz askeri komedi gibi bir basın açıklaması yaptılar. İngiliz basını askerlere, yönelik hiçbir soru sormazken sürekli İran’ı kötü duruma sokacak sorular sormayı tercih ettiler.
Askerler açıklamalarını değiştirdiler. Konuşmalarını inkar ettiler. Tutuklandıkların da Irak karasuların da olduklarını söylediler.Oysa ki daha önce İran karasularına girdiklerini söylemiş ve özür dilemişlerdi.Bunu kısa sürede unuttular ve son derece sert bir sorgulama geçirdiklerini, psikolojik baskıya maruz kaldıklarını belirttiler ve "Daha çok duygusal olarak baskı altındaydık. Birbirimizden de ayrı tutulduk. Sürekli gözlerimiz kapalıydı. Orada bize karşı çok taktik uygulandı . Sadece bir anne olan Thery'e biraz farklı davranıldı. İran bunu bir prapagan da malzemesi olarak kullandı açıklamalarını yaptılar.
Aslında serbest bırakılmalarına karşı kuru bir teşekkür bile yeterdi.
Şimdi şunu sormak istiyorum. Aynı şekilde ABD ya da İngiltere de İran askerleri esir alınsaydı sizce netice ne olurdu?
Hatırlayacağınız üzere 4 Şubat’ da İranlı diplomat Celal Şerefi kaçırılmıştı. Sonrasın da 15 İngiliz askere karşılık serbest bırakıldı.
Bağdat Hava Limanı yakınlarındaki askerî bir üsse Amerikan güçlerine ait bir araçla götürüldüğünü kaydeden Şerefi,CIA denetimin de çalışan Arapça ve İngilizce bilen kişilerce sorgulandığını İran ve Irak ilişkileri hakkın da kendisinden bilgi sızdırılmaya çalışıldığını söyledi.
Şerefiyi kaçıranlar onun görüntülerini hiç yayınlamadı. Medyanın da bu kaçırılış ve açıklamalar pek de umurun da olmadı.
Zaten şimdiye kadar ABD ve yandaşları tarafından Irak’ta, Filistin’de Ebu Gureyb’de, Guantanoma da masum insanlara insanlık dışı işkenceler yapılmış ve yapılmaya da devam edilmektedir. Filistinli milletvekilleri, bakanlar halen İsrail zindanlarında tutulmaya devam edilmektedir.
İngiliz askerlerinin ise Irak'taki görev süresi 2012 yılında tamamlanacakmış. Papa 16. Benediktus bile Filistin dahil dünyada sorunların yaşandığı bölgelerde hiçbir olumlu işaretin olmadığını" Irak'ta katliamın sürdüğünü" belirtti.
Papa’nın da dediği gibi bir yandan katliamlar devam ediyor bir yandan da ekonomik ve siyasi ambargolar nedeni ile bir çok Müslüman kan ağlıyor.
15 İngiliz askeri için dünya ayağa kalktı ama İsrail zindanlarında esir olan Filistin’li vekiller için çıt yok. Medya’nın umurun da bile değil. Bir iki medya kuruluşu dışında kimse haber bile yapmıyor. Herkes güçlü gördüğünden yana olmayı tercih ediyor. İngiliz askerleri psikolojik baskıdan bahsederken elektriğe bağlanmış, tecavüze uğramış,zindanlarda yıllardır güneş yüzü görmeyen,işkenceden hayatlarını kaybeden ve kaybetmeye devam eden Filistinli,Iraklı Müslümanları ve daha nicelerini hiç düşünmüyor…
İnsan bu durum da sadece insaf diyor
Sadece insaf…
Biraz insaf dediğimiz kişilere şu soruları sormak gerekiyor
Bu dünya da asıl esirler kimler?
Dünya da en çok yetim çocuklar kimlerin?
Gece karanlık çöktüğün de hangi bomba seslerinden kimler korkuyor?
Onların evleri basılıyor mu?
Babaları zindanda mı?
Senelerdir çuvallar kimlerin başına geçiyor?
Kimlerin ülkeleri işgal altında?
Bu sorular bitmez
Gerçek esaretin ne olduğunu bilmeyen insanlardan da bu sorulara cevap gelmez.
Bu sorulara cevap ister gelsin ister gelmesin, ancak herkes şunu iyi bilmelidir ki, kişi kazdığı kuyuya mutlaka bir gün kendisi düşecektir...