İsrail benzerini yine ancak kendinin yapabildiği katliamı tekrarlıyor. Değişen bir şey yok, dünya yine aynı suskunluk ve görmezden gelme hali içinde. Körfezde petrole bulaşan bir kuş kadar kıymeti yok "beş yüz" insanın.

Mesele seyirci kalmakla pda kalmıyor, Obama İsrail'in kendini savunma hakkının olduğunu Müslümanlara verdiği iftarda söylüyor. Ve ne enteresandır ki, iftarda bulunanlardan kimse toplantıyı terk etme girişiminde bulunmuyor.

Filistin meselesi aslında tam da burada saklı. Yapılan itirazların toplamı sözlü kınamadan öteye geçmiyor. Kimse risk alma eğilimi taşımıyor; sözle, kınamayla süreci geçiştirmeye çalışıyorlar. Ticarete, siyasi ilişkilere dokunmadan sorunun çözülmeyeceğini saldırgan  iyi biliyor.

Öte yandan ABD ile saldırgan arasındaki bağımlılık, tek yumurta ikizler ilişkisini çağrıştırıyor. Ve aynı projenin ortakları olmaları dışında, Müslüman algılarının da aynı olması hiç şaşırtıcı değil. İsrail'e yaptırımı içeren BM kararlarının ki, bu sayı üçyüz elliyi geçmiştir; hepsinde ABD'nin vetosu var.

Müslüman için dünya her gün daha aşağılık oluyor. 

Günlerin vebali artıyor. 

Acı ile kavruluyorsunuz ve çaresiz olduğunuzu kabul ettirmeye çalışıyorlar size. İnsan adına kayıtlara geçmiş bütün haklar, sizden esirgenmiş. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar evleriyle birlikte yok edilirken, bir yandan da maç izler gibi sevinç gösterileri yapıyorlar.

Bu durum insanlığın alçalabileceği en son noktadır. Bir buçuk milyarlık bir toplumun açık, anlaşılır şekilde aşağılanması bir anda olmadı. Sürekli uyuyanla sürekli uyanık olanın, ihmali karekter yapanla gözünü dört açanın  yüzyıla yayılan öyküsüdür bu.

Çok değil, daha bir buçuk yıl önceki durumla bugünü karşılaştırdığımızda, ne denli bir avantaj kaybı olduğu açığa çıkacaktır.

Arap dünyasının dünyaya açılan kapısı Mısır'dır. Mısır'ı İslam dünyasında önemli kılan İhvan'dı. Arap dünyasının dili, aklı, direnci olan bu yapı, dengeyi, hakkı, hukuku temsil ediyordu. Sözü, diyaloğu, kullanma becerisine haiz bu söylemin temsilcileri, halkla kurduğu ilişkilerde de başarılıydı ve bu nedenle küresel güçler tarafından hukuk felç edilerek, arkada binlerce şehid verdirilerek utanç verici biçimde ötelendi. 

Bütün bu mağduriyetlere rağmen şiddete başvurmayan İhvan'ın yerine, Müslüman öldürmeye öncelik veren,  aklı tetikte bir  mezhep körü  algı ikame edildi. 

Enteresandır, Hamas'ı İsrail'den öncelikli düşman gören bu yapının sponsorunu bulmak zor değil. Hamas'ın hedef seçilmesi de hiç şaşırtıcı değil.

Neticede, İhvan'sız kalan bir Arap dünyasından geriye; mezhep çıkmazı, petrol ve küresel güçlere bağlılıktan başka bir şey kalmıyor. 

Ortaya çıkan tabloda aynı zamanda, Arap dünyasının, kendi dışındaki Müslümanlarla bağının zayıflamasını da beraberinde getireceği bir gerçek.

Küresel iradenin, Filistin'de girişilen katliama aşikar-gizli verdiği destek iyi okunmalıdır. Müslüman dünya bu gerçeği unutulmaz bir fotoğraf olarak önüne koymalı ve kalkış noktasını, dostunu -düşmanını bu tespit üzerinden tanımlamalı.

Çünkü dünya bu şekliyle Rabbin rızasını incitiyor.

Dünya, küresel iradenin kaypak ve hukuksuz, gayri adil düzeninde yol alamaz.

Adaleti öteleyen, çocuk katili bir düzen, son tahlilde vicdan kalesine çarpar.

Filistin masumiyetin, vicdanın son kalesidir.

Filistin insanın zulümle yüzleşmesidir.

Yeryüzüneki her insana, tarafını seçmede ayraç olandır.

Filistin direnişi, insanlığa sunulmuş son nefestir.

Müslüman kalbinin, çıdarını zorladığı yerdir Filistin.

Filistin sıratıdır, bütün insanlığın.

Umud bize imanla yazılmıştır.

Biz "güneş"in kuyulardan doğduğunu da gördük.