Arap dünyasında Sudan’ın güneyinin ayrılması referandumuna verilen tepkileri gözlemleyin. Bugün Sudan’ın birliğine ağlamalar başladı. Korku, bölünmenin diğer Arap ülkelerinin de akıbeti olma ihtimalinden kaynaklanıyor. Fakat bu ağlama gerçeği değiştirir mi? Tabii ki hayır. Zira Sudan’ın güneyinin ayrılma projesi, bugünün veya dünün ürünü değil.
Sudan’da çoğunluğu askeri darbelerle başa geçmiş hükümetlerin, ülkenin birleşik devlet olarak kalması için barışçıl çözümler sunmadığı eski bir talep. Bazıları Sudan’da yaşananlardan dolayı endişelerini ve diğer Arap ülkelerinde tekrarına yönelik korkularını ifade ederken, bu durumu onaylamamız mı gerekiyor?
Hayır. Zira Sudan’ın ayrılmadan sakınmasını sağlamak, yıllar önce yapılması gereken bir eylemdi. Diğer Arap ülkelerinin aynı hazin sondan sakınması içinse henüz bir şey yapılmadı.
Araplar göz yumdukça
Sudan’da güneyin ayrılması oylamasını kollayan rejim, Kuveyt’in işgalinde Saddam’ın yanında durup, Kaide lideri Ladin’e topraklarında kucak açanla aynı rejimdir. Peki Araplar, rejim karşıtlığı için değil de, Sudan’ın kendi hatalarından ders almasını sağlamak için ne yaptı? Bazı ülkelerin bölünmesinden endişe ediyorsak, karşılaştırma yapmalıyız.
Önümüzde örnek çok. Irak, Lübnan, Yemen ve Batı Sahra sorunu. Anlaşmazlıklara göz yumdukça, Sudan dışındaki ülkeleri de bölünme yolunda görebiliriz. Öğrenmemiz gereken husus, vatan hainliği suçlamaları, intikam, uzaklaştırma ve bir tarafın ötekine galip gelmesiyle ülkelerin inşa edilemeyeceği. Ayrıca ülkeler, siyasi ergenliğe dayanmaz. Aksine çıkarların, ortaklığın, vatandaşlık hakkının, kültürel farkların gözetilmesine dayanır. Bazı Arap ülkelerinde yaşananlara dair gerçeği söylemedikçe de, ayrılmalar serisi uzar gider.
(Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, 10 Ocak 2011)
Kaynak: Radikal