Yunanistan-Türkiye sınırının belli bir bölümüne duvar çekip çekmemek meselesinden, ilginç bir tartışma ortaya çıktı. Tartışmanın bize öğrettiklerinden biri, Yunan sınırlarının fiilen savunmasız olduğu, zira ilgili bir yasaya dayanan ordu sınır muhafızı, görevlerini polise devretti ve hiçbir katkıda bulunmuyor.
Yunanistan, ülke güvenliği için her yıl milyarlarca euro harcıyor ve yüzlerce karar alıyor; bütün bunların sonucunda sınırlarımızın yol geçen hanı olduğunu, ülkeye yasadışı göçün mümkün hale getirildiğini görüyoruz.
Birçokları bu yaklaşıma katılmayıp meseleyi geçiştirenleri eleştiriyor. Yunanistan’ın haksızlığa uğramış veya talihsizce güvenli bir sığınak arayan her insan için ‘dev bir geçiş noktası’ olmasına izin verilmesi gerektiğine inanan grupların başında bu insanlar geliyor. Onlara göre, ülkeye yasal belgeleri olmadan girmek isteyenler için, Pakistan ve Cezayir’den Atina’ya direk uçuşlar başlatmak daha kolay olacak. Yoksulluktan ve savaştan kaçmaya çalışan insan görüntüleri karşısında hepimiz duygulanıyoruz. Fakat Yunan vatandaşlarının çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Bir insanlık yarışmasının parçası falan değiliz. Bununla birlikte çözüm gerektiren zor ikilemlerle karşı karşıyayız.
Türkiye’nin kayıtsızlığı
Bu durumdan Yunan devleti de sorumlu. Birincisi, sınır güvenliğini hiçbir zaman korumadı. İkincisi, başka ülkelerden gelen örgütlü suç şebekelerinin Atina ve Patras gibi kentlerde rahatça çalışmasına izin veriyor. Üçüncüsü, hâkim olan genel hukuksuzluk ortamında, genel göçmen nüfusu arasından sızan suç unsurlarına göz yumuyor. Söz konusu unsurlar, Yunanistan’da önlerine engel çıkmayacağı ve her şeye izin verildiği bilgisiyle bu ülkeyi bir ‘vaha’ olarak görüyor.
Duvar, tüm bunlara çözüm olmayacak. Fakat bir yandan da insan tacirlerinin işini zorlaştırmanın yanı sıra, Evros Deltası ve Ege adaları gibi daha zorlu güzergâhları kullanmaya mecbur bırakacak. Duvar, ayrıca sorunla mücadeleyi bariz biçimde umursamayan Türkiye’ye açık bir mesaj verecek ve Türk statükosunun belli kesimlerinin bu meseleye yönelik kayıtsızlığını tekrar düşünmeye sevk edecek. (Yunan Gazetesi Kathimerini, Genel Yayın Yönetmeni, 10 Ocak 2011)
Kaynak: Radikal