Arap ülkelerini saran ayaklanmalar ve devrimler dalgası içinde, aklın ve mantığın sesi kayboldu ve ikiyüzlülük başgösterdi. Yönetimlerin yanı sıra medya ve aydınlar da bu ikiyüzlülüğe katılıyor. Libya’yıysa herhangi bir Arap ülkesiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Özellikle de Kaddafi’nin ülkeyi yönettiği çılgınlık düzeyiyle. Bununla birlikte ne Tunus Mısır’a ne de Mısır Bahreyn’e benziyor. Birçok iç ve dış etkenden ötürü farklı nitelikler taşıyor bu ülkeler. Yönetim şekilleri ve rejimler düzeyinde de aynı şekilde. Dolayısıyla bütün Arap bölgesi için tek bir ortak reçete bulunmamakta.

Evet, ortada siyasi ve ekonomik reformlara dair haklı talepler var, ancak bazı ülkeler diğerlerinden daha acil reformlara ihtiyaç duyuyor, zira şartlar birbirinden farklı. Ortada demokratik hareketliliğe muhtaç ülkeler var, fakat birçok yönden farklılar. Bu nedenle Arap bölgesinde yaşananları daha büyük bir sağduyuyla ele almamız gerekiyor.

Özellikle de bizler, bölgemizde devrimlerle kaynayan ülkelerde daha önce bu denli hızlı biçimde ilerleyen tek bir deneyim dahi görmemiştik. Dolayısıyla bazıları, devrim tekerini hareket ettirmek için daha fazla deneyime muhtaç. Devrimi gerçekleştirmek için dayanışmadan ziyade geçmişi irdelemeye yoğunlaşmak gerek, zira önemli olan, mevcut krizleri daha da körüklememek ve duygularımızın bizi sürüklemesine izin vermemek.

ABD müdahale eder mi?
Bunu ifade ediyoruz, çünkü işler bazılarının düşündüğü gibi gitmiyor. Buna en basit örnek, ülkelerle ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın söyledikleri. Clinton, Arap dünyasında gerçekleşen siyasi geçiş eylemlerini desteklemenin, ‘stratejik bir zorunluluk’ olduğunu açıkladı. Bununla birlikte ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, Kaddafi rejimine karşı güç kullanımı imasında bulunuyor. Bütün bunlar anlaşılır. Hatta kabul bile edilebilir diyelim.

Fakat esas soru şu: İran’daki değişim ne olacak? Washington ve Batı, İran’daki muhalefet liderlerini tutuklamak veya bilinmeyen bir yerde göz hapsine almakla korkutan İran rejiminin karşısında ne yapabilir? Acaba ABD, İran muhalefetini destekleyip askeri müdahalede mi bulunacak, yoksa bu konu sadece Araplar için mi geçerli?

Şayet sadece Araplar için geçerliyse, Allah göstermesin Yemen’de işler karışırsa, yani Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih koltuğunda oturmakta ve muhalefet de onun gitmesinde ısrar ederse, Washington ne yapabilir? ABD, güç kullanarak müdahale mi edecek? Özellikle de Washington’da Kaide’nin Yemen’deki sahneyi ele geçirmesinden korkanlar varken. Bu, şaşırtıcı bir durum. ABD bölgedeki değişimi nasıl destekliyor ve stratejik olarak görüyor? Oysa sözgelimi Yemen’deki değişimden endişeli veya Irak’taki gösterilerde yaşanan ölümler karşısında sessiz.

Acil reform yapma gereği
Bütün bunlar haklı sorular olup, özgürlük ve demokrasiden şüphe etme amaçlı değil; daha ziyade talepleri basitleştirmeme çağrısı; ki böylelikle reformların yayılmasını istediğimiz bir dönemde, yıkımlar yaşanmasın. Bu durumda Arap hükümetlerine düşen, reformları hızlandırmak. Rejimler kendilerini ancak bu şekilde mevcut yangından kurtarabilir. Bilhassa ülkelerimizin bugün geldiği noktadaki en büyük roller, hiç kuşkusuz Arap hükümetlerine aitken… ( Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni, 1 Mart 2011)

Kaynak: Radikal