Seçilmiş hükümeti devirme planları yaptıkları suçlamasıyla onlarca üst düzey askeri simanın gözaltına alınması, her ülkede dramatik bir manzara olacaktır; fakat Türkiye’de bu kat kat şoke edici. Ordunun ülkenin laik geleneklerinin koruyucusu mahiyetindeki rolü, birçok seçilmiş hükümetin devrilmesine vesile oldu; siyasetçilerin karşı taarruza geçme cesaretine ve gücüne sahip olması beklenmedik bir durum.
Savaş hatları belli. Laikler, aşikâr dindarlığıyla uzun zamandır generalleri endişelendiren AKP’nin tek parti iktidarına ve zorla İslami bir devlet dayatmaya doğru ilerlediğini söylüyor. AKP’yse ordunun aşırıya giden gücünü törpülediğini, zira AB’nin üyelik kriterlerini yerine getiren daha modern bir devlet inşa etmeye çalıştığını savunuyor.

Fransa İslamcı tepki ihtimalini güçlendiriyor
Bu gazete uzun yıllardır Türkiye’nin AB üyesi olma çabalarını destekliyor, keza Britanya hükümeti de.
Batı’ya saymakla bitmeyen faydaları dokunacak bir ülkeden söz ediyoruz. İran gibi Batı’ya olumlu bakmayan Ortadoğu ülkeleriyle bağlantı sağlıyor, NATO’nun sadık bir üyesi, Afganistan’a asker katkısı yapıyor ve güvenli enerji tedariki güzergâhlarının oluşturulmasında hayati önemde bir rol oynuyor. Ancak Fransa ve Almanya’nın yanı sıra Brüksel’deki birçokları, Türkiye’nin üyeliğine hararetle karşı çıkıyor. Zira Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel sağın artan göçe ve Hıristiyanlığın sulandırılmasına dair abartılmış korkularını istismar ediyor. Bu da Türklerin AB hevesini kırıyor ve ülke içinde İslamcı bir karşı tepki ihtimalini güçlendiriyor. Darbe suçlamalarının ardındaki hakikat ne olursa olsun, Batı bu dost ve müttefik ülkenin istikrarlı, demokratik ve müreffeh kalmasını sağlamak için elinden geleni ardına koymamalı. Bunun en iyi yolu da üyelik müzakerelerini ilerletmek. (Başyazı, 23 Şubat 2010)

Kaynak: Radikal