Batı'yla iyi ilişkileri bulunan ve Ortadoğu'daki varlığını artıran Türkiye'nin, ABD'yle İran arasında aracılık önerisinin başarı şansı var

Türkiye ABD'nin müstabel başkanı Barack Hüseyin Obama'yla İran arasında arabuluculuk öneren ilk ülke. Ancak acaba Ankara bu çabasında başarılı olur mu? Başbakan Tayyip Erdoğan Obama'nın İran'la diyalog kurmaya yönelik açık eğiliminden hareketle, Türkiye'nin Ortadoğu'da artan etkinliğinin kendisini iki ülkeyi yakınlaştırma noktasında faydalı rol oynamaya ehil kıldığını ifade ediyor.
Erdoğan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Obama'ya gönderdiği kutlama mesajının istifade edilecek bir mesaj olduğunu düşünüyor ve tarafların hazır olduklarını ortaya koyarsa Türklerin hemen arabuluculuk rolü oynamaya hazır olduğunu teyit ediyor.
Türkiye sorunların müzakere masasında çözülmesini umut ederek, ABD-İran ilişkilerini büyük endişeyle izliyor. Erdoğan'ın da söylediği üzere, savaşların bu çağda çözüm üretmesi mümkün değil. Ankara, sınırında bir başka Irak istemediği için komşusu İran'ın siyasi ve ekonomik
açıdan tecrit edilecek olmasından endişeli.

Arabuluculuk deneyimi var
Türkiye jeo-siyasi konumunun ABD'yle İran arasındaki uçurumu kapatmasını kolaylaştırdığını belirtiyor; NATO'yla güçlü ilişkilerinin, BM Güvenlik Konseyi'nde geçici koltuk elde etmesinin, dolaylı Suriye-İsrail müzakerelerine aracılık yapması da dahil Ortadoğu'daki gelişen ilişkilerinin kendisine ABD'yle İran arasında arabuluculuk misyonunu üstlenmesi için üstünlük sağladığını ifade ediyor.
Bu sebeplere ve etkenlere rağmen, Batılı yetkililer Türkiye'nin Washington'la Tahran arasında nezih bir
arabulucu olacağından şüphe ediyor. Zira Türkiye'nin İran'la ilişkileri birçok sebepten ötürü çözümsüz. İki ülkenin Ortadoğu'da nüfuz rekabeti içinde. Türkiye laik bir devleti ve kendisiyle Tahran'daki rejim arasındaki derin ideolojik çekişmeler de sır değil.
Fakat Türkler bu bakış açısını reddediyor ve AKP'nin iktidara gelişinden beri Türkiye'nin tecrit halinden çıktığına, Ahmedinecad da dahil birçok Arap ve İslam ülkesi liderini karşıladıklarını teyit ediyorlar. Türkiye'nin komşu ülkelerle ticaret hacmi yüzde 30'a yükseldi. Halbuki Erdoğan'dan önce ülkenin Arap dünyasıyla toplam ticaret hacmi sadece yüzde 8'di.
Türkiye son yıllarda, dış politika kararlarını Batılı gündemlere göre alan bir ülke olmadığını kanıtladı. Tabii bu durum Türkiye'nin Batı dünyasıyla koalisyonundan veya Avrupa'ya büyük açılımından vazgeçtiği anlamına gelmez.
Erdoğan hükümeti, Türkiye'nin en önemli ilkesinin düşman üretmemek olduğuyla ve bugün Afrika'da 15 yeni elçilik açma hazırlığı yapmasıyla övünüyor. Ayrıca Türklerin geçen ay Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yle görüşmesi çok önemli. Sadece bir yıl öncesinde, böyle bir adımın düşünülmesi mümkün değildi.
Bu arka plan ışığında, Türkiye'nin değiştiği ve ABD'yle İran arasında arabuluculuğa ehil olduğu görülüyor. Çünkü Türkiye'nin iki devletle de sağlam ilişkileri ve İran-ABD çekişmesinin barışçıl yolla çözülmesinde de ulusal ve bölgesel çıkarları var. İran'la diyalog başlatma ve ABD'nin dış politikalarında öz değişikliklere gitme eğilimine vurgu yapan yeni yönetimle birlikte, Türk çabasının başarı şansı var.

 

Kaynak: Radikal