Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı 20 yılı aşkın süre önce yıkıldığında Batı’da, artık oynayacağı bir rol kalmadığı gerekçesiyle NATO’nun dağıtılması yönünde yüksek sesli çağrılar yapılmıştı. ‘Komünist düşman’ın yok olması, NATO’nun emekliliğe sevk edilmesi gerektiğinin en iyi göstergesiydi. Fakat özellikle de terör, elektronik savaş ve haydut devletler gibi yeni düşmanların belirmesinin ardından, bu tartışma NATO’nun dağıtılmasına onay verilmesiyle sonuçlanmadı.

Lizbon’daki NATO zirvesinde de üye ülkelerin liderleri zorlukları aşabildi; zira, NATO’ya hayat verilmesi ve ittifakın ömrünü uzatacak yeni bir tarihi sayfanın açılması noktasında başarılı oldular. NATO bu zirvede, daha ikna edici, daha az maliyetli ve önceki ABD Başkanı George W. Bush’un sunduğundan farklı bir füze sistemini destek alarak yeni bir üniforma giydi. Yeni sistem, savunma ve radar ağı kurulmasına dayanıyor. Bu ağdaki en önemli noktaysa, NATO üyesi olan bütün Avrupa ülkelerini ve ABD’yi kapsaması.

Türkiye de ikna edildi
NATO’nun başarısı gelecekte oynayacağı rollerin belirlemesinden ibaret de değil; zira Türkiye de füze kalkanı konusundaki itirazlarını bırakmaya ikna edildi. Ankara, İran’ın adı bir tehdit kaynağı olarak geçmediği sürece füze kalkanının kendi topraklarına yerleştirilmesine onay verdi.

NATO, Rusya’yı da kendi füzelerine karşı olmadığı sürece yeni füze kalkanına yönelik temkinli yaklaşımlarından vazgeçirmeyi başarmış görünüyor. Rusya’dan istenense, istihbarat bilgileri ve radar paylaşımı alanında Batı’yla işbirliği yapması. Amerikalılar Lizbon’da varılan anlaşmayı ABD Başkanı Barack Obama’nın başarısı olarak överken, bu zirve Soğuk Savaş’ın bitişinin gölgesinde son yıllarını yaşadığı düşünülen NATO’nun yeniden doğumunun ilanı oldu.
(Katar gazetesi Vatan, 21 Kasım 2010)

Kaynak: Radikal