Cumhurbaşkanı Gül, bu hafta Hollanda'ya üç günlük resmi ziyaret düzenliyor.

Bu ziyaret, Türk-Hollanda ilişkilerinin 400. yılı kutlamalarının asıl başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki büyük Rembrandt sergisi gibi bazı etkinlikler çoktan başladı. Gül'ün gezisi sayesinde de Hollanda halkının çoğunluğunun dikkati bu özel yıla yöneldi. Hollanda ana akım gazetelerinin tamamı Cumhurbaşkanı ile mülakat yayımladı ve ana akım televizyon haber bültenleri de Gül ile konuştu. Eminim ki, bu hafta boyunca Gül'ün ülkenin çeşitli bölgelerine ziyareti de geniş çaplı haberlere konu olacaktır.

Gül'ün durak yerlerinden biri olan Floriade adındaki, 10 yılda bir düzenlenen uluslararası çiçek sergisi, siyasi açıdan da ilgiye değer. Laleyi ülkenin baş simgesi olarak markalaştırma konusunda kimin daha başarılı olduğuna dair Hollanda-Türkiye rekabetinden ötürü değil. Floriade, bu yıl ülkenin güneyindeki Venlo'da düzenleniyor, yani lideri olduğu Özgürlük Partisi ile mevcut merkez sağ hükümeti destekleyen aşırı sağcı popülist Geert Wilders'in memleketinde. Wilders, İslam karşıtı pervasız beyanları ve Türkiye'nin AB üyeliğine kuvvetli direnişi ile tanınıyor. Kendisi birkaç ay önce Hollanda hükümetine Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyaretinin toptan iptal edilmesi çağrısı yaptı, zira uyumsuz siyasetçiye göre kutlayacak bir şey yok ve Türkiye hızla İslamcı köktendinci bir ülke haline geliyor. Malum sebeplerden Hollanda Başbakanı Rutte, bu provokatör talebe boyun eğmedi. Cumhurbaşkanı Gül, perşembe günü Venlo'da olacak ve pek çok gözlemci, Wilders'in bunu fırsat bilip bir kez daha Türk olan her şeye şiddetle karşı olduğunu gösterip göstermeyeceğini merak ediyor. Gazete mülakatlarının çoğunda Gül'e, Wilders ve onun Türkiye hakkındaki görüşlerine dair soru yöneltildi. Eski dışişleri bakanı, verdiği karşılıklarla siyasi ferasetle cazibeyi kaynaştırmakta ne kadar becerikli olduğunu gösterdi. Wilders'in Türkiye ile ilgili tartışmalı görüşlerini bildiğini ve kendisinin kesinlikle aynı fikirde olmamasının kimseyi şaşırtmaması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda bir demokraside farklı görüşlerin siyasetin ayrılmaz parçası olduğunu, Wilders'in Türkiye'yi ziyaretinin memnuniyetle karşılanacağını, böylelikle aşırı yargılarının ne kadar yanlış olduğunu kendi gözleriyle göreceğini vurguladı. Gül, bir çırpıda, kendini, tartışmakla ilgilenmeyip sadece taciz ve kabadayılık etmek isteyen Wilders'in tersine diyaloğa açık bir kişi olarak konumlandırdı.

Gül'ün misyonunun ve 400 yılın kutlanmasının merkezinde, iki ülke arasındaki ilişkilerin geçmiş, bugün ve geleceğinde ticaretin önemi yatıyor. Bu da Hollandalıların klasik özimgesiyle gayet uyumlu. Zira Hollandalılar kendilerini, dünyanın geri kalanına demokrasi ve insan hakları konularında nasıl davranmaları gerektiğini düzenli olarak söylemekten çekinmeyen asırlık bir ticaret ulusu olarak görmekten hoşlanır. Kısacası: Tacir ve vaiz.

Bu iki özalgı arasında her daim bir gerilim olageldi. Geçmişte iş alemi, Hollanda Solu'nu çok fazla ahlak dersi verirken Hollanda şirketlerinin yurtdışındaki şanslarına zarar vermekle suçladı. Bu ülkelerden biri olan Çin'de insan hakları hâlâ büyük sorun, ama Hollanda firmaları da hırslarının dizginlenmesinden hoşlanmıyor. Bu hafta ilginç bir rol değişimine tanıklık edebiliriz. ING Bankası'nın raporuna göre, gelecek birkaç yılda Hollanda, Türkiye'ye 4 milyar Avro'luk ihracat fırsatını kaçıracak, zira Hollandalı girişimciler Türkiye'yi yanlış anlıyor. Onların izlenimi Türkiye'de iş yapmanın hâlâ çok zor olduğu yönünde. ING Bankası ise son dönemde Türkiye'de bir şirket kurulmasını son derece kolaylaştıran pek çok değişim meydana geldiğini vurguluyor. Doğru düzgün bilgi eksikliğinden ötürü, bu hikâyenin kaçırılan fırsatlardan öte veçheleri var. İş aleminin çekingenliği, Hollandalı merkez sağ siyasilerin Türkiye ve AB'ye girme şansıyla ilgili artan şüpheciliğini yansıtıyor. Wilders'in Türkiye'yi tacizi, hükümetteki Hıristiyan Demokratlar ile muhafazakâr Liberaller üzerinde tesirli. Son birkaç yıldır Türkiye, sağ kanattan giderek artan sayıda uzman tarafından artık fırsat değil de sorun ve tehdit olarak algılanıyor.

ING'nin uyarısı, popülist seslerin Hollanda'nın ticari ilişkilerini olumsuz etkilemeye başladığı Türkiye ile ilgili tartışmaya zamanında bir müdahale. Anlaşılan, tacirin canına o kadar tak etmiş ki, artık popülist vaiz ile müritlerine gölge etmeyin diyor.

Kaynak: Zaman