Şüphesiz haberlerimizin tamamı kendi kaynaklarımızdan gelmiyor. Abonesi olduğumuz ulusal ve uluslararası haber ajanslarından bolca yararlanıyoruz. Ayrıca artık belli bir sayıya ulaşan dünya bülteni temsilcilikleri kanalıyla birinci elden haber-analizlerimiz haber portalı olarak farklı bir yere gelmemizi sağladı. Bu anlamda yaptığımız haber ve analizler önemli yayın kuruluşlarınca değerlendirildiği gibi Amerika ve Avrupa'daki think tank kuruluşlarına kadar referans haline gelmiş bulunuyor.

Dünya Bülteni'ni farklı kılan kendi haber kaynaklarımızla birlikte küresel 'haber ağları'nın belli bakış açılarıyla verdikleri haberlere dil, kurgu ve olgu boyutlarıyla editoryal denetlemeden, daha açık ifadeyle gerçekle yüzleştiren bir süzgeçten geçirebilmesidir. Gelişmelere, dünyadaki kimi durumlara belli bakış açınızın olması ve bunu habere olduğu gibi yansıtmak ne ahlakidir ne de yapılan iş haberciliktir. Haberi süzgeçten geçirebilmek her şeyden önce o haberle ilgili bir bilgi birikimine, arkaplana sahip olmanızı gerektirir.

Farklı kaynaklardan gelen haberleri hem saptırmadan hem de doğruya en yakın şekilde verecek editoryal süzgeçten geçirmeye çalışıyor Dünya Bülteni. Bunun için de dünya görüşünüz ne olursa olsun doğru olanı verebilmek için belli habercilik anlayışının yanı sıra bilgi, arşiv, fikr-i takip gibi temel donanıma sahip olmak gerekir. Türkçe'nin yanı sıra İngilizce ve Arapça yayınımızı üstlenen editörlerimiz bunu gerçekleştirmeye çalıştı bugüne kadar.

Muhtemelen isminin yaptığı çağrışımdan dolayı Dünya Bülteni'nin sadece dünyadaki gelişmelerle ilgili olduğu yönünde bir algı olduğunun farkındayız. Filipinlerdeki Müslüman azınlığın sorunları ile ilgilendiğimiz kadar Türkiye'deki üniversite koridorlarında yaşanan sorunlar da gündemimizi işgal ediyor.

Türkiye'nin yeni bir döneme girme sinyali verdiği şu günlerde resmi olarak "demokratik açılım" olarak bilinen "Kürt açılımı"na ilişkin gelişmeleri de titizlikle takip etmeye çalışıyoruz. Şovenist kışkırtmalardan kaçarken ulusalcı-tek tipleştirici projelerin tuzağına düşmeden, bu ülkenin tarihi ve kültürel birikimine işaret eden çözümlerin, sorunu çözebileceğine inanıyoruz. Devletin çözümsüzlük yumağı haline getirdiği ve bunca cana  malolan meseleyi., milletin kendi dinamikleriyle bin yıldır gerçekleştirdiği şekilde çözeceği aşikardır.

Ramazan ayını gelmesi tüm İslam aleminde muhteşem bir coşku doğurdu. Sadece islam aleminde değil Müslümanların artık belli bir varlık olarak yaşadıkları Avrupa'dan Amerika'ya kadar yeryüzünün her köşesindeki coşkuyu, umudu yansıtmak için özel çaba gösteriyoruz.