Balkanlar dışında pek fazla dikkat çekmedi, fakat geçen hafta Avrupa Konseyi, Sırbistan'a aday ülke statüsü vermeyi kabul etti.

Böylece Sırbistan AB üyeliği yolculuğuna başlayan beşinci eski Yugoslav cumhuriyeti oldu. Slovenya 2004'te AB'ye katılmıştı; geçen yıl aralık ayında Katılım Anlaşması'nı imzalayan Hırvatistan da muhtemelen 1 Temmuz 2013'te üye olacak. Diğer iki ülke, Makedonya ve Karadağ, mevcut pozisyonlarından (yani resmî adaylıktan), daha zorlu olan sonraki aşamaya geçip müzakerelere başlamak için didiniyor. Makedonya 2005 gibi erken sayılabilecek bir tarihte adaylık statüsü elde etti, fakat komşu Yunanistan'la ülkenin ismi konusunda uzun zamandır devam eden ihtilaf nedeniyle üyelik müzakerelerine başlayamadı. Atina 'Makedonya' ismini kabul etmiyor, zira bunun Yunanistan'ın aynı ismi taşıyan parçası üzerinde hak iddiasına yol açacağını düşünüyor. Meseleyi çözmek için BM himayesinde yapılan görüşmeler her iki ülke için kabul edilebilir bir isim ortaya koymuş değil ve bu yüzden Yunanlılar Makedonya'nın AB üyeliği yoluna taş koymak için veto haklarını kullanmayı sürdürüyor.

Karadağ'a Aralık 2010'da adaylık statüsü tanındı; örgütlü suçla ve yolsuzlukla mücadelede müspet sonuçlar alması, yanı sıra temel hakları koruma ve yargı bağımsızlığı konularında sicilinin temiz görülmesi halinde haziranda AB ile üyelik müzakerelerine oturmasına yeşil ışık yakılması bekleniyor. Geçen hafta alınan kararın sonucunda şöyle bir manzara ortaya çıkıyor: AB şimdi müstakbel üyelik için iki ülkeyle (Türkiye ve İzlanda) müzakere ediyor, üç ülkeyi de (Makedonya, Karadağ ve Sırbistan) üyelik müzakerelerine başlama koşullarını yerine getirip getirmedikleri konusunda gözlüyor. Diğer üç potansiyel aday (Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Kosova) hâlâ aday ülke sıfatıyla resmen tanınmayı bekliyor.

Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde ilerleme kaydedilmemesine ve Batı Balkan ülkelerinin en tafsilatlı aşamaya başlamak konusunda yaşadığı sorunlara bakıldığında, şu soru sorulabilir: Ne olmuş yani? Sırbistan'ın da sıraya girmesi gerçekten o kadar da önemli mi? Pek çok Türk AB'den çoktan umudu kesmiş durumda ve birçok Makedonyalı da benzer eğilimde. AB'nin bin dereden su getirmesinden ve çifte standart olarak algılanan tavırlarından rahatsızlık duyan halklara Sırpların da katılması herhangi bir fark yaratır mı?

Evet, yaratır. Bunun çeşitli sebepleri var. En önemli sebebi şu: Sırbistan'a dair alınan karar AB genişlemesinin sona erdiğini ve kapının kapandığını düşünen kuşkucuların ve karamsarların yanıldığını gösteriyor. Elbette yeni ülkeleri AB'ye katılmaya teşvik etmek şu an, bariz sebeplerle, çok popüler değil. Avrupa'nın kendi evi tam bir enkaz halindeyken ve mevcut sorunların üstesinden gelip kıtanın geniş kesimlerinde uzun süreli bir ekonomik resesyonu önlemek noktasında doğru reçetenin bulunup bulunmadığından kimse emin değilken, yoksul komşulara davetiye çıkarmanın ne âlemi var? Fakat Avrupalı liderler AB'nin uzun vadeli çıkarlarının farkında ve Batı Balkanlar'daki ülkeleri ilelebet dışarıda tutmanın zekice bir şey olmadığı sonucuna varmış durumdalar. Ve Makedonya ile Karadağ'a saygım sonsuz ama, bölgedeki kilit ülke Sırbistan. İstikrarlı, demokratik ve müreffeh bir Sırbistan olmaksızın, Avrupa'nın bu kesiminin, etrafındaki AB üyesi ülkeler ve bütün olarak birlik için sorunlar yaratmaya devam edecek bir kara deliğe dönüşme riski söz konusu.

Bir sonraki yazımda da anlatacağım gibi, Sırbistan'ın AB yolunda kalan tüm engelleri aşması uzun zaman alacak ve muazzam bir çabayı gerektirecek. Bu engellerin en netameli olanı, 2008'de bağımsızlığını ilan eden eski bölgesi Kosova ile ilişkileri. Sırbistan'a nihai üyelik umudunu vermekle AB tek taşla üç kuş vurmuş oluyor: Mayısta düzenlenecek parlamento seçimlerinin arefesinde Devlet Başkanı Boris Tadiç'in iktidardaki Demokratik Partisi'nin radikal Sırp milliyetçiler karşısındaki konumunu güçlendiriyor; bölgenin geri kalanına, bütün ertelemelere ve tereddütlere rağmen, kendini düşündüğü için bile olsa, Batı Balkanlar'ı hâlâ umursadığını gösteriyor; Hırvatistan'ın ufukta beliren üyeliği dışında son yıllarda dişe dokunur hiçbir ilerleme olmaması karşısında umutsuzluğa kapılmaya başlayan genişleme yanlılarına cesaret veriyor. Yani Sırbistan'ın adaylığı Türkiye için de iyi haber anlamına geliyor.

Kaynak: Zaman