Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Uluslararası konumunda gözle görülür biçimde ortaya çıkan yenilenme adeta bir çap büyümesini ima ediyor. Buna paralel olarak iç politikada toplumsal yapıyı derinden etkileyecek gelişmelere gebe olduğu gözlemleniyor.

Türkiye'nin uluslar arası arenadaki rolüne paralel  geliştiğinde kuşku olmayan içerdeki gelişmeleri yakından izliyoruz. Türkiye'ye biçilen rol Türkiye'nin kendi iç dinamikleri, siyasi iradesi olduğu kadar hegemonik güçlerin  taleplerinden bağımsız değil.  Gelişmeleri küçümseyip, görmezden gelmekten çok resmin tamamını görmeye çalışmak gerekir. Görece umut vaat eden adımlardan bir Osmanlı dirilişi yorumunu yapmak ne kadar sağlıksızsa, atılan olumlu adımları küçümseyip, tümüyle dış güçlere bağlamak da insafsızlık olsa gerek.

Türkiye uluslararası konjonktürün elverdiği ölçüde yeni bir pozisyon alıyor. Bu pozisyonu değerlendirmek başka bir şey, bunu idealize ederek hamaset yapmak farklı bir şey.

Gerekçesi ne olursa olsun ülkemizde akan kanın durmasına yönelik adımları desteklemek, ideolojik körlüğün yok saydığı memleket gerçekleriyle barışmak, geç de olsa  erdemli bir çıkıştır. En azından bu yöndeki niyetlerin var olduğuna inanmak istiyoruz.

Hakikat adına yanılsamalara kapılmamak, gerçekleri ortaya sermekle mümkün olabilir. Hayalle gerçekler her zaman örtüşmeyebilir. Dünya Bülteni, bu önemli kavşakta, haber birikimi ve analiz derinliği ile resmin tamamının göstermeye devam edecek.