Cumhurbaşkanının gerçekten referandumla seçilmesi durumda sandıktan bir AKP üyesi çıkarsa, Türkiye'de tüm dengeler değişebilir
Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanı ve muhalif CHP'nin, AKP'nin Meclis'ten geçirdiği düzenlemelere itirazını reddetti. Bu karar önemliydi zira bütün beklentilerin dışındaydı ve AKP'nin lehineydi. Söz konusu anayasal düzenlemeler cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngörüyor. AKP'nin bu isteği, ordunun 27 Nisan muhtırası ve Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanlığı seçimini üçte iki şartına bağlayan kararı sonrası ortaya çıktı.
AKP'nin cumhurbaşkanı adayı olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, partinin üçte ikinin altında kalması nedeniyle seçilemedi. AKP lideri Tayyip Erdoğan da, halka başvurarak orduya karşı çıkmak, ordunun vekiller üzerindeki tahakkümüne nokta koyup işi halka havale etmek istedi. Zira, 70 milyon üzerinde tahakküm kurmak imkânsız.
AKP'nin 'kurban görüntüsü' bozuldu
Mahkeme kararının öncelikle ordunun rolü üzerinde etkisi olacak. Zira, ordu iradesine muhalif bir cumhurbaşkanının seçilmesi, güç dengelerinde değişikliğe kapı açar; çünkü, cumhurbaşkanının yargı, yükseköğrenim, Merkez Bankası ve diğer alanlarda birçok atama üzerinde önemli yetkileri var.
Peki bu tür bir değişikliğe izin verilecek mi yoksa ordu AKP'yi kapatmak suretiyle İslamcı akımın yükselişini önlemek için yargı kanalıyla müdahale mi edecek? Acaba gelecek Meclis, cumhurbaşkanını halkın seçmesini engelleyecek bir anayasal değişikliğe başvurabilir mi?
Anayasa Mahkemesi'nin kararı, AKP seçmenini sevindirecek ve rakipleriyle 'savaşı' bitirmek için seçim kampanyasına odaklanmaya teşvik edecek. Fakat buna karşın, mahkemenin AKP'yi destekleyen kararının, Gül'ün cumhurbaşkanlığından 'mahrum bırakılması' sonrası partinin kamuoyu önünde oluşan 'kurban' görüntüsünü ortadan kaldırması endişe verici. Zira, bu durum partiyi kurbanla duygusal bağ kurulması nedeniyle toplayacağı birçok oydan mahrum bırakabilir.
AKP hiç kuşkusuz hassas bir dönemde. Ya seçimlerde ezici bir zafer elde edecek ve üçte ikilik oyu elde edecek, ya da bunu başaramayıp rakipleriyle, özellikle de direkt halk tarafından seçilmemesi durumunda cumhurbaşkanlığı konusunda işbirliği yapmak zorunda kalacak.
Geçen nisanda kendisini aday göstermeyerek siyasi çekişmelerinin ilkini kaybeden Erdoğan, gelecek cumhurbaşkanlığı seçiminde de Gül'ü aday göstermek zorunda kalabilir. Fakat Başbakan, kafasında belirli bir aday bulunmadığına ve üzerinde uzlaşılacak bir aday gösterilmesine hazır olduğuna dair işaretler de verdi.
Fakat bazıları, bunun tartışmayı Kuzey Irak operasyonundan seçimlere taşımayı amaçlayan bir taktik olduğu görüşünde; böylelikle, seçimler Irak sınırındaki sorunlar ve bu sorunların iç şartlar üzerindeki olumsuz etkilerine odalanılmaksızın düzenlenecek.
Türkiye her halükârda, önümüzdeki haftalarda hükümet, meclis ve cumhurbaşkanlığı konularındaki değişikliklerle hassas bir dönemden geçecek. Bununla birlikte, üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen henüz 'rüştünü ispatlamamış' demokrasi üzerindeki gölge varlığını sürdürüyor.
Kaynak: Radikal