Çinli liderler, Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygurları Han Çinlilerine karşı sokağa döken toplumlar arası karışıklıklardan dolayı birilerini suçlamak istiyorsa aynaya bakmalı. Bu felaket, katı, baskıcı hükümet politikalarının kaçınılmaz sonucuydu.
Tibet'teki gibi Şincan'da da Pekin'in Çinli olmayanlara yaptığı muamele için sunduğu gerekçelerin gerçekle alakası yok. Resmi propaganda, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Tibetli Budistlere veya Şincan'daki Uygurlara saygı göstermekten başka bir şey yapmadığı numarası çekiyor.
Partinin uydurduğu efsaneye bakılırsa, Çin'deki bütün azınlıklar, nüfusun yüzde 92'sini oluşturan Han Çinlileriyle tam eşitlik içinde yaşıyor. Ve hükümet uzun yıllardır sözüm ona özerk bölgeleri ekonomik olarak kalkındırıp 'geri kalmış' veya 'feodal' azınlıkları geleneklerinden güzellikle ve mutlulukla vazgeçireceği sözü veriyor.
Tibetliler gibi Uygurlar da bölgelerinin Han Çinlisi göçmenlerle dolduğuna tanık oluyor. Komünistlerin iktidarı ele geçirmesinin ardından ilk sömürgeleştirme dalgası nüfus transferleriyle gerçekleşti. 1976'da sona eren Kültür Devrimi ve ekonomik reformlardan sonra Han göçmenler, ekonomik özendirmelerle Uygurların petrol zengini topraklarına yönlendirildi. Şincan'daki Han oranı 60 yıl içinde yüzde 6'dan yüzde 40'a yükseldi.
Komünist makamlar Uygurların ibadetlerini kısıtlamak ve ilkokulların yerel Türki dilini öğretmeyi bırakıp Çinçe'yi öğretmesini mecbur hale getirmek yönünde hareket etmeseydi, bu göçmen dalgasına tahammül ediebilirdi. Bu aşağılanmaya bir de Çin'in şovenist girişimini kültürlerini yok etmek olarak görüp itiraz etmeye cesaret gösteren Uygurların 'bölücüler' diye lanetlenmesi eklendi; bölücülük Çin'de ihanetle eşanlamlı.
Dahası Şincan'a Han göçüne eşlik edeceği söylenen ekonomik fırsatlar çoğunlukla göçmenler içindi. Bu kısmen yerel parti liderlerinin Çinli olmasından kaynaklanıyordu. Resmi makamlarla bağlantıları olanların kayırıldığı bir sistemde Uygurlar büyük bir dezavantaj içindeydi.
Pekin Şincan'da uyum ve istikrar istiyorsa, sokakları güvenlik güçleriyle doldurmak ve asilere idam cezaları kesmek yetmez. Uygurlara ve Çin'in kalanına dini özgürlük tanınmalı. Uygurların dillerini ve kültürlerini geliştirmesine izin verilmeli. Ve fırsat eşitliği sağlanmalı. (Başyazı, 11 Temmuz 2009)
Kaynak: Radikal