Mısır geçen ay, Hizbullah'la bağlantılı olduğunu söylediği bir terörist hücresini dağıttı. Yakalanan dokuz şüpheli Hizbullah için casusluk yapmakla, yabancı bir devlet için çalışmakla ve Mısır'ın ulusal güvenliğine zarar vermeye çalışmakla suçlandılar. Tutuklamalar dikkat çekiciydi. Fakat Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in, Hizbullah ve koruyucusu İran'ı kamuoyu önünde kınaması daha da hayret vericiydi.

Söz konusu olay, Ortadoğu'da oluşmaya başlayan merkezi bir ayrılmaya ışık tuttu; buna göre Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Fas gibi Sünni devletler, İran ve onun Suriye ve Katar gibi müttefikleriyle, vekili Hizbullah'la ve Filistinli hareketi Hamas'la rekabet içinde. ABD Başkanı Barack Obama İran ve İsrail-Filistin ihtilafı için politikalar geliştirirken bu gerçekliği gözardı edemez.

Mübarek yaptığı konuşmada, İran'ı ve temsilcilerini açıkça Mısır'ın güvenliğine zarar vermekle suçladı. Mısır devlet başkanı, "Nüfuzlarını ve gündemlerini Arap dünyasına yayma niyetiyle bölgeyi cehenneme doğru yaklaştıran yabancı güçlerin herhangi bir müdahalesine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın da kamuoyu önünde Mısır'da bir operasyonu finanse ettiğini itiraf etmesi de durumu aynı derecede açığa vurdu. Hizbullah'ın erişiminin bir başka Arap ülkesine uzanacak şekilde genişlemesini, operasyonun hedeflerinin İsrailli olmasının planlandığını söyleyerek savundu.

Mısırlı yetkililer, komplocuların sadece Sina ve Kahire'de değil, aynı zamanda Süveyş Kanalı'ndaki turistik yerleri de izlediğini belirterek buna karşı çıktı. Turizm ve Süveyş üzerinden deniz trafiğinin Mısır'ın iki ana gelir kaynağını oluşturmasından dolayı, Mısırlı yetkililer İran istihbaratıyla yakın bağlantısı bulunan Hizbullah'ın, İran'ın rakiplerini istikrarsızlaştırma ve kendisini bölgenin hâkim gücü kılma hedefini ilerletmek için çalıştığını belirttiler.

Obama İran'la diyalog için hazırlanırken, çözülmesi gereken sorunların İran'ın nükleer programındah, İsrail-Filistin ihtilafından, Irak'ın öldürücü gerilimlerinden ve Lübnan'daki iktidar mücadelesinden ibaret olmadığını bilmesi gerekecek. (Başyazı, 3 Mayıs 2009)

Kaynak: Radikal