Türkiye, tam da mütefiki Gürcistan'ın zayıfladığı dönemde Ermenistan'la ilişkilerini geliştirme fırsatına sahip. Gül Erivan'a giderse iki ülke arasında olumlu bir hava oluşur; Ankara ve Erivan Saakaşvili'ye ilk teşekkür edenlerden olur

Kafkaslar'daki olaylar Türk dış politikası için bir sorun oluşturdu. Zira Sovyetler Birliği'nin dağılması, Türkiye'ye ilk kez Rus kabûsunu kara sınırından uzaklaştırma fırsatı sağlamıştı. Türkiye'nin Azerbaycan ve Gürcistan'la koalisyona girişinin sebebi de buydu. Ermenistan'la olan Türk anlaşmazlığının, Erivan'a yönelik ablukanın artırılması yönünde tavır alan bu koalisyonda rolü vardı. Ermenistan resmen olmasa da, Türkiye'nin doğusundaki toprakların Batı Ermenistan olduğu yaklaşımıyla kendisine verilmesini istiyordu; Türkiye'den 1915'te yaşanan 'Ermeni soykırımı'nı tanımasını da talep ediyordu. Türkiye'yse bunlara, bu taleplerden vazgeçilmeden ilişkilerin doğallaşmayacağı yanıtını veriyordu.
Türkiye Azerbaycan ve Kazakistan'da üretilen petrol ve doğalgazın, en kısa yol olan Ermenistan üzerinden geçmeksizin taşınması için Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı konusunda Batılı gündemi uyguladı. Böylelikle bütün etkenler Türk-Ermeni ilişkilerini çözümsüz kılmak için bir araya gelmiş oldu. Ermenistan'ın Azerbaycan'daki toprakları işgal etmesi ve Dağlık Karabağ'ı kendi topraklarına katması çözümsüzlüğü artırdı. Bütün bunlar AKP'nin iktidara gelmesinden önce yaşanmıştı.
Son dönemde, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili Güney Oserya'yı işgal girişimiyle yanlış yaptı ve Türkiye bir sorunla karşı karşıya kaldı: Bıçağın iki keskin ucu arasındaydı. Gürcistan ve Azerbaycan'la koalisyonla, temel ayağı ekonomi, damarları petrol ve doğalgaz ithalatı olan Rusya'yla seçkin ilişkiler arasında kaldı.
Dahası Ankara-Moskova ilişkileri AKP döneminde çok boyutlu dış politika çerçevesine girdi. Türkiye, silah gücü veya milliyetçi propagandayla gerçekleştiremediğini çok boyutlu politikayla gerçekleştirdi. Herkesle iyi ilişkiler, coğrafyasındaki bütün taraflar arasında arabuluculuk rolü sağladı. Bu rol nüfuzunu ve olumlu imajını artırdı. Ankara, kendisiyle Ermenistan arasında arabuluculuk yapması için de kimseye ihtiyaç duymadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tarafından 6 Eylül'deki Türkiye-Ermenistan maçına davet edilmesi, Gürcistan-Rus krizi patlak vermeden önce kararlaştırıldı. Sarkisyan, ziyaretin ilişkileri olumlu etkileyeceğinden emin olmasaydı bu davette bulunmazdı. Sarkisyan ilişkilerin geliştirilmesine başlanmasını engelleyen sorunlara yönelik açılımcı bir yaklaşım izliyor. Fakat Ermenistan devlet başkanı, mayınların çözülmesine başlanılması için, Türkiye'nin 'soykırım'ı tanıması ön şartı koşulmaksızın diplomatik ilişkiler kurulması olduğu görüşünde.
Bugün Erivan Gül'ü bekliyor. Ermenistan başkentinde milyonlarca Ermeni'nin önünde ikili görüşmeler yapılmasının, çözüm için ufuk açma yönünde olumlu atmosfer yaratması
gerekir. Siyasetin coğrafya etkenini aşması mümkün değil.
Ermeniler bölgede Türklerden önceki asli halklardan biri.
Türkiye de komşularıyla sorunlarını asgari düzeye indirmiş durumda. Sadece Ermenistan'la anlaşmazlık üst seviyede kaldı. Gül'ün ziyareti kuşkusuz bu seviyenin düşmesine destek verir. Özellikle de müttefik Gürcistan'ın kaybedilmesi veya zayıflaması tehlikesi gölgesinde... Ermenistan bu durumdan yararlanabilirse, Türkiye Saakaşvili'ye hatalarından dolayı ilk teşekkür edeceklerden olacaktır. Ermenistan Türkiye için
Gürcistan'la kıyaslanamayacak kadar önemli. Geriye şu soru kalıyor: Acaba Abdullah Gül Erivan'daki 'soykırım' anıtına çelenk koyabilir mi?

 

Kaynak: Radikal