Saddam'ın Kerkük'ü zorla Araplaştırma politikası Kürtlere ve Irak'taki Arap ve Kürtlerin birlikte yaşama tarzına karşı işlenmiş bir suçtu. Kerkük'te doğmuş Arapların tehcirini amaçlayan politika da, Araplara ve yine birlikte yaşama karşı yapılmış bir hata, kentin Kürtleştirilmesiyse hem yerel ve hem de bölgesel bir yangına körükle gitmek olacaktır. Kerkük bugün bölgedeki birlikte yaşama sorununu özetliyor. Bu kriz yıkıcı bir sürece girmiş olabilir: Kerkük Kürtleri, kentin Irak Kürdistanı'na aidiyetini kesinleştirmek için böylesine elverişli bir fırsatın bir daha ortaya çıkmamasından korkuyor. Kentin Arapları, bağımsız veya yarı bağımsız bir Kürt devletinde ikamet etmekten endişeli. Türkmenler kimlik ve geleceklerinin tehdit edilmesinden korkuyor. Türkiye, Kerkük'ün Kürdistan bölgesine ilhakının hali harita için tehdit oluşturmasından kaygılı. Korku, kimlik, hak, güvenlik ve gelecek üzerine benzersiz bir birlikte yaşama krizinin başındayız. Arap-İsrail çekişmesini bile geçecek Bağdat'ın kendisi Şii ve Sünni Araplara dar geliyorsa Kerkük Kürt, Arap ve Türkmenlere nasıl dar gelmesin? Bağdat bu iki mezhebe dar geliyorsa, Beyrut Şii, Sünni ve Hıristiyanlara nasıl dar gelmesin? Birlikte yaşamı düzenlemekte aciz kalıyorsak İsrail-Filistin çekişmesi hakkında ne diyeceğiz? Yaralı Irak'ta son yaşananlara bakınca, Arap-İsrail çekişmesinden daha korkunç çekişmelerin patlak vereceği hissi beni sarıyor. Mezhep temelindeki çekişme dünyanın dört bir yanına yayılabilir. Çekişme ülkelerin birlik, güvenlik ve istikrarını tehdit eder, yıkım, kan ve intikamlara boğar. Bireyin, aynı ülkede yaşadığı öteki bir bireyin kendisinden farklı düşünebileceğini kabul edeceği şartların oluşturulması gerektiği yönünde bilinç eksikliği var, bu durum korkuyu artırıyor. Mezhep, din ve etnik kökenler için söylenenler bazı zamanlar devletler için de geçerli. Dün eski İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin 'Daha dikkatli olmalıyız. Zira Amerikalılar yaralı kaplan gibi ve hafife alınmamalı' dediğini okudum. Kanımca, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın 'Nükleer İran freni olmayan trendir' sözüne yanıt veriyordu. Ahmedinecad'ın gerginliği artıran açıklamaları zaman zaman, İran'ın nükleer programı konusunda Irak ve Afganistan kazanımlarına rağmen yaralı bir kaplan gibi davrandığı mesajını veriyor. İçeride, bölgede ve uluslararası alanda, yaralı kaplanların ortasında ve frensiz çekişmelerin gölgesinde bir çıkış yolu bulmak gerek. Belki de Bağdat'ta gelecek ay yapılacak Irak'a komşu ülkeler toplantısı fırsat yaratabilir. Bu tür bir toplantının endişelerin, isteklerin ortaya konması, tehlikelerin bertaraf edilmesi ve çıkarlara saygı duyulması için fırsat oluşturması gerekir. Toplantı, Washington'ın Tahran ve Şam'la, Irak ve bölgenin başka konularını ele alacağı bir çerçeve oluşturabilir. Bu buluşmanın Irak ateşinin söndürülmesi, terörün dizginlenmesi ve kanlı projelerin durdurulması için uluslararası bir planlamaya dönüşmesine ihtiyaç var. Bu olmazsa bölge yaralı kaplanlar ve frensiz trenlere boğulacaktır. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 28 Şubat 2007