Komşu ülkeler kendilerini nihayetinde tek bir seçenekle karşı karşıya bulur: Geleceğe bakmak. Geçmişin bazı duraklarına, kasvetine, yaralara, hassasiyetlere, gerçeklere, suçlamalara ve acılara rağmen... Ülkeler coğrafi kaderlerinden, çıkarlarından, bireylerin ve malların serbest dolaşımından, ticaret ve istikrar kapılarından uzun süre kaçamaz.
Coğrafi kaderle inatlaşarak siyaset yapılandırılamaz. Siyaset uluslararası sınırların iki yakasında oturanların çıkarlarının anlaşılmasıyla yapılandırılır. Coğrafi kader güçlü tarafa zayıf tarafın geleceğini yönetme yetkisini vermez, zayıf taraf da güçlüye darbe yapmak için her fırsatı kullanamaz.
Bazen komşu ülkeler çatışma tuzağına düşüyor. Duvarlar inşa ediyor. Bazen daha ileriye gidip ötekini silmeye veya diz çöktürmeye çalışıyor. Öteki de komşusunu endişelendirmeye ve istikrarını sarsmaya çalışıyor. Nihayetinde çıkar hesapları ve insanların gelecekleri baskın geliyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Lübnan Başbakanı Refik Hariri'yi karşılamasını izlerken tarih ve coğrafyanın hikâyesini hatırladım. Hariri'nin Şam'a gitmesi ve Esad'ın da misafirini jestlerle karşılaması geçmişin sayfasını kapatma ve geleceğe bakma kararının meyvesiydi. Geçmişin sayfasını tamamen kapatmak bazen 'zaman' adlı doktora ihtiyaç duyuyor.
Bazılarının imkânsız veya zor olduğunu düşündüğü bu görüşmede şaşılacak bir durum yok. Suriye'yle Lübnan uzlaşmazsa Arapların iç uzlaşısı eksik kalırdı. Şam'ın Ankara'yla ilişkilerinin stratejik, Beyrut'la karışık ve dikenli olması mantıklı değildir. Bölgesel rolünü geri alan ve Avrupa'ya açılan Suriye, Lübnan'la kendi rolünü güçlendirecek, haklarını ve çıkarlarını koruyacak dengeli ilişkiler kurabilir.
Hariri'nin de zor kararlar alabilecek güce sahip olduğu söylenebilir. Genel seçimi kazandı; mezhep temelli çekişmeye girmemiş ılımlı bir liderliğe sahip. Hariri, Suriye'yle dürüst ilişkilerin ülkenin istikrarı için şart olduğunu biliyor.
Hariri'nin ve Şam'daki Lübnan elçiliğinin açıklamaları ortak bir iradeyle ciddi bir pencerenin açıldığı mesajı veriyor. Bu pencere geleceğe bakma ve geçmişten ders çıkarma temelinde korunmalı. Dikenli yıllardan sonra pencerelerin açılması cesaret gerektiriyordu. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 21 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal