Yerel seçimde DTP'yi kalelerinden etmek isteyen AKP, Öcalan'ın cezaevi şartlarını düzelterek Kürtlerden daha çok oy almayı planlıyor. Ankara Kürt kimliği üzerindeki engelleri kaldırmadıkça Kürt sorunu ortadan kalkmaz.
Eski CIA üyesi ve Türkiye'yle ilgili konuların titiz bir takipçisi olan Graham Fuller, "Türkiye bölgesel güç olmak istiyorsa Kürt sorununu çözmeli" diyor. Zira Kürt sorunu cumhuriyetin ilk günlerinden itibaren başladı ve hatta 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Ortadoğu'nun yeni haritasının göbeğinde yer alıyor. Kürt sorunu hâlâ Türkiye'nin çıkmazı ve henüz bir çözüm bulunmuş değil.
Türkiye'nin 80 yıl boyunca yaşadığı iç ve dış güvenlik sorunlarını ortaya dökersek, doğrudan veya dolaylı olarak bu sorunla yüzleşiyoruz. Geçmişte Erdoğan hükümetinin bakanlarından biri, PKK'yla mücadelede 20 yıl boyunca 300 milyar dolar, yani GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) için öngörülen değerin 10 katı harcama yapıldığını ifade etti. Bu tutar GAP hacmindeki yaklaşık 10 projenin maliyetiyle eşdeğer.
AKP Diyarbakır'ı istiyor
Bugün Türk kamuoyu sınırlı veya anlamsız oldukları söylenemeyecek sorunlarla meşgul. Fakat Kürt meselesiyle halihazırdaki tartışmaların, Türklere bu sorunun çözümünü ele alma açısından bir şeyler ifade etmeyecek süreçlere doğru gittiği kesin.
Tartışma bir süredir Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın şartlarının iyileştirilmesi etrafında dönüyor.
AB'nin Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşme şartlarının iyileştirilmesi, televizyon izlemesi, gazete okuması ve güneş ışığı görmesine izin verilmesini istemesinin yanı sıra, değişim Öcalan'ın yanına başka mahkûmların da konulması önerisiyle geldi. Öcalan artık tek başına olmayacak; yanında başka mahkûmlar ve hatta belki PKK'lı unsurlar da olacak. Yüzlerce PKK tutuklusu Öcalan'la aynı yerde kalmak için başvurdu.
Öcalan'ın tek başına konulmaması isteği, psikolojik şartlarının iyileştirilmesi ve hatta belki görüşlerini yumuşayacak şekilde değiştirmesine yönelik taleplerden kaynaklanıyor. Öcalan'ın tutukluluk şartlarının değiştirilmesi konusu yerel 'pazarlık piyasası'na girdi; özellikle de martta yerel seçimler düzenlenecekken...
AKP'nin Kürt bölgelerini ve özellikle de DTP'nin kalesi Diyarbakır'daki belediye meclislerini ezici çoğunlukla kazanmayı arzuladığı dikkate alındığında, Erdoğan hükümeti Öcalan'ın cezaevi şartlarını değiştirmeyi ciddi olarak düşünüyor. Hatta Erdoğan bu yönde hazırlık yapıldığını da ifade etti.
Başbakan bu adımla, Diyarbakır belediyesini PKK yandaşlarından almasını sağlayacak şekilde daha fazla Kürt oyu kazanmayı umuyor. Eğer böyle bir durum gerçekleşirse, devlet ve hükümetle Kürt vatandaşları arasındaki ilişkilerde bir devrim yaşanacaktır.
Erdoğan'ı DTP bile garipsedi
Muhalefetse Erdoğan'ı doğal olarak, Öcalan'a işkence yapıldığı iddialarına tepki olarak birçok Kürt kentinde gösteriler düzenleyen ve karışıklık çıkaran Kürtlerin tahriklerine teslim olmakla suçluyor. Hatta mecliste 20'den fazla milletvekiliyle temsil edilen ve yasaklı PKK'nın desteklediği DTP bile Erdoğan'ı Öcalan'ın durumunu pazarlık unsuru haline getirmekle suçladı.
Öcalan'ın cezaevindeki şartlarının iyileştiğini, Türkiye devletinin ajanlarının değil de PKK'lı mahkûmların yanına konulduğunu varsaysak bile bu neyi değiştirecek?
Öcalan hapishanede değil de bir villada zorunlu ev hapsine konulsa ne değişecek?
Kürt talepleri çözülebilecek mi? Kürtler okullarda kendi dilleriyle eğitim alacak mı? Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri açılacak mı? İsim, kültür, basın ve yayında Kürt kimliklerini kullanmaları üzerindeki yasak kalkacak mı? Kendilerine Kürtçe yayın yapan televizyon kanalı kurma izni verilecek mi? Türk devletinin parçası olduklarını hissettirecek türden kapsamlı ademi merkeziyetçilik verilecek mi? Kuzey Irak ve Türkiye içindeki Kürt savaşçıların liderleriyle diyalog için masaya oturulacak mı? Yoksa çeyrek asırdan uzun süredir savaşan bu kimselerin göz ardı edilmesi sürecek mi? Görmezden gelme çözüme götürür mü?
Bir 25 yıl daha böyle geçebilir...
Konu doğal olarak bu kadar basit değil, ancak sorun tartışmanın temel olmayan ve sınırlı noktalar etrafında dönmesi. Öcalan ister F tipi ister açık cezaevinde olsun, Kürt sorununun temellerine temas edilmedikçe ne değişecek? Göz ardı etmenin ve şekilciliğin sürmesi, sorunun bir çeyrek yüzyıl daha süreceği anlamına geliyor.
Bu sorun çözülse, Türkiye bölgesel bir güç, hatta en büyük uluslararası güçlerden biri olurdu. Tıpkı Fuller'ın dediği, bizim de yıllar önce ifade ettiğimiz gibi... (Katar gazetesi Şark, Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü, 30 Kasım 2008)
Kaynak: Radikal