Barack Obama, yarışı farkla önde götürürken Hillary Clinton umut etmenin ne demek olduğunu öğreniyor. Biraz daha fazla siyah seçmene sahip olması dışında nüfus yapısı Wisconsin'e benzeyen Ohio'da kazanabilmesi için Clinton'ın değişime umutsuzca ihtiyacı var.
4 Mart'ta Ohio ve Teksas'ı beklerken Obama'nın demokratik sistemi nasıl alt ettiğini görelim. Habercinin kendisi haber. Kampanyasına emsalsiz hayat hikâyesini anlatarak başladı. Obama, çok genç bir anne tarafından dünyaya getirilmiş, Afrikalı babası tarafından iki yaşındayken terk edilmişti. Anneanne ve dedesi tarafından büyütüldü, sigara dışında şeyler de içti, Chicago'da sivil toplum faaliyetlerinde bulundu, Harvard Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, bir çoksatar yazdı, avukatlık yaptı, Illinois Senatosu'ndan Birleşik Devletler Senatosu'na, oradan da başkanlık adaylığına ulaştı. Clinton'ın kişisel hikâyesi ise kampanyasında yer almıyor. O, bir Clinton değil. Hillary Clinton, Amerikalıların ancak yarısının desteklediği bir isim. Yakın zamanda gerçekleştirilen bir yoklama Amerikalıların yüzde 48'inin olumlu, 48'inin de olumsuz düşündüğünü gösteriyor. Obama için yüzde 59 olumlu, yüzde 32 olumsuz fikre sahipken, John McCain için yüzde 56 olumlu, yüzde 32 olumsuz düşünüyor. Bir genel seçimde, Clinton'ın hata payı sıfır. Aynı tema, aynı ekip, aynı kalabalıklar... Clinton kampanyasında slogan, yönetici ve önemli konularda değişikliğe giderken, Obama bir tutarlılık örneği oluşturdu. O kadar aşina bir hale geldi ki, beyazlar onun siyah olduğunu unuttu.
Önemli bir hata yapmadı. Her başkan adayı gaf yapar. Mitt Romney, yürüyen bir gaf makinesiydi. Clinton, dışişleri tecrübesini göstermeye çalışırken, üç ay önce seçilmiş olan Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in tekrar seçime girmeye hazırlandığını söylemişti. John McCain, Irak'ta 100 yıl daha kalabileceğimizi söyledi. (Daha da korkutucu olan, bunun gaf olduğunu düşünmüyor olma ihtimali.) Obama'nın büyük gafı Deval Patrick'in sözlerini kullanması oldu ki, bu çok ciddi bir mesele değil. Hillary Clinton'ın aksine Irak Savaşı'na karşıydı. McCain, Obama ve kendisinin savaşa dair duruşları arasında pek fark yokmuş gibi yapamayacak. Tecrübe eksikliğini avantaja çevirdi. Clinton'ın tecrübesi meselesiyle ilgili şunu söylüyor: "Hem bozuk bir düzenin efendisi olduğunuzu söyleyip hem de onu değiştirecek olan kişi olarak ortaya çıkamazsınız."
Serinkanlı... Obama'nın bir konuşmasını aynı anda onunla senkronize bir şekilde seslendiren şarkıcı ve aktörlerin rol aldığı, gençleri hedefleyen "evet, yapabiliriz" isimli video klip YouTube'da 3 milyon defadan fazla izlenmiş. İnternetten servet topluyor. İnternetten kaynak bulmak için gerekli yatırımları erkenden yaptığından, Obama'nın internet operasyonu günde bir milyon dolar toplamayı başarıyor. Şimdi elinde Clinton'ın iki katı kadar nakit var. Bu, ona ciddi bir stratejik üstünlük sağlıyor. Parayı nerede, nasıl ve ne zaman gerekliyse kullanabilir. Sahadaki goller önemlidir. Tercihlerin oy pusulalarıyla değil, parti tarafından düzenlenen toplantılarda açık açık bildirildiği sistemle seçimini yapan 13 eyaletten 11'ini Obama kazandı. Kampanyasını örgütlemeyi çok iyi başarıyor ve onun destekçileri, bir kilisenin bodrumunda saatler geçirmeye Clinton'ınkilerden daha eğilimliler. Bu sistemi kullanan eyaletlerin zaferi saha başarısı sayılıyor.
Obama ve siyahlar arasındaki çekim gücü Clinton'ın kadınlarla sahip olduğundan daha fazla. Clinton, kendini açmadığı sürece bu mesafeyi kapatamaz. Kalabalıkları coşturuyor. Toplantıları bir gösteri niteliğinde. Salı akşamı Teksas'ta 19.000 kişilik bir kalabalığa şöyle bağırdı: "Houston, uçuşa geçtik." Akıl defterini kullanmasına rağmen doğal ve hazırlıksız görünmek konusunda çok usta. Gündelik dili kullanıyor. Fikirlerini iddialı bir sadelikle ifade ediyor: "Büyük bir topluluğun içinde tek yüreğiz. 68 kuşağına ulaşıyor. Bugün Amerikan Emekliler Derneği (AARP) üyesi olan 68 kuşağı askerlik çağrılarını yakmalarını, Vietnam Savaşı'na muhalefetlerini ve sivil haklar için verdikleri mücadeleleri hatırlıyor. Obama, bu kuşaktan daha genç; ama onların idealistliğini, savaş karşıtı fikirlerini ve sosyal adalet özlemlerini yakalamayı biliyor. Bu kuşağın yapacağına inandığı şeyi yapıyor: Sistemi alt ediyor.
Kaynak: Zaman