İsrailli siyasetçilerin Amerikan desteğini çantada keklik görmek gibi bir eğilimi var. Binyamin Netanyahu’nun sağcı ve milliyetçi hükümeti geçen hafta, işgal altındaki Doğu Kudüs’te 1600 yeni ev inşasına onay verdi. Bunu, ABD’nin yeni inşaatlara muhalefetine rağmen Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ülkeyi ziyaret ettiği sırada yaptı.

Bu hakaret, ABD ordusunun stratejistlerinin İsrail’in müttefik olarak değerini sorguladığı bir döneme denk geldi. ABD barış konusunda daha sert davranmalı.

Yerleşim inşası yalnızca yerel bir provokasyon değil. Bu inşaatlar barış ihtimalini daha da uzaklaştırıyor, zira sürdürülebilir bir iki devletli çözüm İsrail’in toprak vermesini gerektiriyor. İsrail’in işgal ettiği toprakları sistematik ve yasadışı biçimde sömürgeleştirmesi, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletini ulaşılamaz kılıyor.

Bu durum, Filistinlilerle bir anlaşmayı neredeyse imkânsız hale getirir. Savunma Bakanı Ehud Barak’ın da söylediği gibi, iki devletli çözümün yokluğunda İsrail ‘apartheid devleti’ haline gelir. Barak bunu söyledikten sonra, bu durumda ‘meşruiyetin diğer kutba kayacağı’ uyarısında bulunmuştu.

Bu İsrail üzerindeki ciddi etkiler yaratacaktır. Netanyahu hükümetinin Kudüs ve Batı Şeria’daki dini mekânlar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırma çabası, toprakla ilgili bir ihtilafa dini savaş havası veriyor. Bu yaklaşım sadece Filistinlilerle bir başka kanlı ihtilaf riskini içermekle de kalmıyor. Bu bakış açısı hiçbir Arap devletinin İsrail’le uzlaşamayacağı anlamına da gelir.

Bu durum ABD’nin çıkarlarına ve Başkan Barack Obama’nın İslam’la Batı’yı uzlaştırma hedefine de aykırı. Ebedi barışla ilgilenmeyen bir İsrail hükümeti ‘toksik’ bir müttefik gibi görünüyor. Ocakta Irak’taki asker takviyesinin mimarı olan General David Petraeus’a bağlı bir ekip Genelkurmay Başkanı Amiral Michael Mullen’a verdiği brifingde, İsrail’in inatçılığının ABD’nin Ortadoğu’daki konumunu tehdit ettiğini ve Amerikan askerlerini tehlikeye attığını açıklamıştı.

İsrail’in vefalı dostları var ama Netanyahu onları utandırıyor. İsrail’in güvenliğinin ana garantörünü hiçe sayması ve ABD’nin güvenliğini riske atması kötü bir siyaset. Ülkenin koruyucusunu öfkelendiren İsrailli siyasetçiler geçmişte seçmen tarafından cezalandırılmıştı. Obama da, bu haftasonu ABD’ye gidecek olan Netanyahu’ya çizgiyi aştığını açıkça söylemeli. (Başyazı, 17 Mart 2010)

Kaynak: Radikal