Bir süre önce babam bana hem bölgedeki İran ve Türk rollerini, hem de İran’ın nükleer dosyasını sormuştu. Açıklamaya başladığımda sözümü keserek, “Oğlum mesele bundan daha basit“ dedi. “Nasıl?” diye sorduğumdaysa, “Oyun yıllardır aynı, fakat aktörlerin becerisi düşüşe geçti’ dedi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın bir açıklamasını okurken aklıma babamın bu sözleri geldi.

Nasrallah, hem Gazze ablukasının kırılması için ‘Özgürlük Filosu 2’nin oluşturulması, hem de ‘Lübnan halkının bu filoya daha çok katılımıyla’ Türkiye’nin yeni tutumunun desteklenmesi çağrısında bulunuyordu. Ayrıca, “İsrail Türk bayrağını dikkate aldığı gibi Hizbullah bayrağını da dikkate alıyor” diyordu. Hizbullah lideri ikinci Özgürlük filosunu, “Bu girişime katılanlar, hiçkimseyi İsrail hapishanelerinde bırakmayacak bir direnişe ait olduklarını bilmeli” sözleriyle gerekçelendirdi. Peki tüm bunlar ne anlama geliyor? Nasrallah, Türkiye’nin İsrail’e yönelik yeni tutumunun kendisinden ve İran’dan ‘rol çaldığını’ hissediyor ve Türkiye’den rol çalmak için hatta girmek istiyor. Bu ‘rol’ün her taraftan çekiştirilerek parçalanmasından endişe eder olduk.

Nasrallah, “İsrail’in Türkiye’yi kaybet-meye başlaması ve bunun çok önemli bir değişim olması” yaklaşımından hareketle, ‘Türk tutumunun desteklenmesi’ çağrısı da yaptı. Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri kesme tehdidini kutladı ve ‘İsrail için stratejik deprem’ diye niteledi. Türki-ye’nin ‘gücünü nasıl kullanacağını bilen güçlü bir devlet olduğunu’ da ekledi.

Fakat Nasrallah ve Türk bayrağı sallayan birçok Arap şu noktaya dikkat etmiyor: Özgürlük filosu olayı sonrası Türkiye çelişkili açıklamalar yaptı. Başbakan yardımcısı İsrail’le askeri ve ekonomik anlaşmaların gözden geçirildiğini belirtirken, savunma bakanı hiçbir askeri anlaşmanın dondurulmayacağını söyledi. Özellikle de, en önemli anlaşmalardan biri Türk ordusunun Kürt mevzilerini bombalamak için kullandığı teknolojiyle ilgiliyken... İsrail’le ilişkilerin kesilmesine gelince; başbakan yardımcısı ilişkilerin bu alanlarda asgari düzeye indirileceğini, fakat Türkiye’nin tanıdığı bir devletin varlığını tümüyle reddedemeyeceğini söyledi. O halde Nasrallah’ın bahsini ettiği, silah ve güce dayanan stratejik ve diplomatik deprem nerede? (Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi 6 Haziran 2010)

Kaynak: Radikal