Türk halkının büyük bir kesimi de bölgenin diğer halklarının çoğu gibi Suriye Devrimini destekliyor. Bir seneden beri Suriye rejiminin kendi vatandaşlarına yapmış olduğu korkunç görüntüler Türkleri üzüyor.
Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti Türkiye sokaklarıyla uyum içerisinde, Beşşar Esad yönetimine karşı bir konumda bulunuyor. Genellikle başka sebebleri olan bazı cepheler aynı konumda değiller. Bunlardan kimisi İran akımına kapılmış, kimisi hiç ayrım yapmaksızın batının tuttuğu tarafta olmamak adına radikal solculuğun içinde boğulmuş kimisi de içerideki itibarını korumak ve ne olursa olsun hükümete muhalif olmak için farklı bir konumda duruyor.
Türkiye çok önemli bir devlet. Neredeyse Suriye halkını kurtarmak için müdahale edebilecek tek güç. Biz Türkiye içerisinde Suriye hakkında yapılan konuşmaları, görüşleri önemsiyoruz. Aydınlar ve halk Esad rejimine karşılar ancak hepsi değil.
Adalet ve Kalkınma Partisinin hükümetine yakın bir gazete olan Vatan gazetesinin yazarlarından Can Ataklı Suriye'ye yapılacak olan askeri müdahaleye karşı Erdoğan hükümetini uyardı. Makalesinde Esad'ı ve onun işlemiş olduğu suçları savunmak için yapmış olduğu yanlışlıklar haddi aştı.
Erdoğan'ı tenkit eden, Beşşar Esad'ı savunan cılız seslerden biri oldu. Bu makaleyi anlamak için öncelikle Can Ataklı'nın görüşünü aktarmak istiyorum:
Can Ataklı, "Türkiye'deki askeri darbelerin yargılanması Suriye sorununu halkın gündeminden düşürmek gibi geliyor bana" diye makalesine başlamış ve devam ediyor:
" Suriye'de sözde Arap baharı yaşanıyor. Ama gerçekte ne oluyor kamuoyu ne kadarını biliyor.
Peki, bu gerçek mi? Esad'ın bir diktatör olduğu kesin. Diktatör olmasa, babasıyla birlikte 40 yılı aşkın süre iktidarda kalabilir miydi? Ancak halkını katlettiği, acımasız bir cani olduğu kanıtlanmış bir gerçek mi?
Suriye ile ilgili haberler genellikle bazı Batılı haber kaynaklarından ve Arap kökenli El Cezire televizyonundan geliyor. Ama iki kaynağın da birçok yalan haber yaptığı, sahte görüntüler yayınladığı da ortaya çıktı. Bunlara neden gerek duyulmuş olabilir?
Esad bir caniyse;
Mantıklı bakarsak, Esad'ın eli kanlı bir katil, bir cani olduğu, halkını gaddarca öldürdüğü gerçekse, bu yalan haberlere ne gerek var? Demek ki asıl amaç Esad'ın gitmesi ve bunu sağlamak için her türlü hileye hurdaya başvurulacak."
Yazar Suriye ile yapılacak muhtemel bir savaşın yaratacağı korkulara dikkat çekiyor. Askeri müdahaleye karşı olmasının sebeplerini şöyle açıklıyor:
Gücümüz yetecek mi?
Suriye'ye müdahale, Güneydoğu'da kendini mutlaka hissettirecek ve PKK eliyle yürütülen terör faaliyetlerine meşruiyet kazandıracaktır. İran müdahil olacak ve muhtemelen sınırımıza yığınak yapacaktır. Rusya da öyle. Peki bu kadar gücümüz var mı?
Üçüncü Dünya Savaşı
Farkında mıyız bilemem, Suriye'ye yapılacak bir Türkiye müdahalesi bölgede "mini bir üçüncü dünya savaşının" fitilini ateşleyebilir. Bu durumda Türkiye savaşın merkez cephesi olacaktır ki, uğrayacağımız zararı düşünmek bile insana kâbus gibi geliyor."
Can Ataklı yorumunda Esad yönetimini yıkmanın arkasındaki gerçek hedefin batının karşısında direnen İran olduğunu vurguluyor.
Erdoğan'ın siyaseti
Başbakan Erdoğan yakın bir geçmişe kadar "kucaklaşacak" kadar dost olduğu Suriye'ye karşı bu kadar şahin davranıyor ama, açıkçası, asıl İran hedef tahtasına oturtulduğunda Türkiye'nin alacağı pozisyonu da gerçekten çok merak ediyorum.
Suriye'nin ardından İran'a bir müdahalede yine Türkiye'nin rol alması istenecektir. Esad Türk kamuoyunda "eli kanlı diktatör" olarak tanıtılabilir ve müdahale için destek sağlanabilir. Peki, İran'a yönelik operasyonda Türkiye'nin bahanesi ne olacaktır?"
Erdoğan hükümetinin tutumundan çok uzaklaşarak şunları da söylüyor:
"Anladığım kadarıyla Erdoğan başta Davutoğlu olmak üzere kurmaylarının "risk almazsak bölgede lider olamayız" tezinden çok etkilenmiş durumda. Arap kamuoyundaki popülaritesine güvenerek Orta Doğu bölgesinin lideri olmayı şiddetle düşünüyor.
Tehlikeli oyun
Ama Orta Doğu'da oynanacak her oyun tehlikelidir. Bugün arkanızda duran halklar basit bir gerekçeyle bir anda ortadan yok olabilir. Tarihte bunun örneği çok. Risk almak büyük hedefler için elbette çok önemli ama, bu kadar tehlikeli oyun ters de tepebilir."
Esad rejimine karşı müdahaleyi savunan Türk halkına şöyle sesleniyor:
"Savaş sandığınız gibi popcorn yiyerek seyredilen bir film değil. Hiçbiriniz savaşa gitmeyeceğiniz gibi gidecek çocuklarınız da yok. Başkasının ölümüne karar vermek haddiniz değil."
Askeri müdahaleye muhalif olan Türk yazarın en önemli gerekçelerinden biri şiddet ve öldürme olaylarının görüntülerinin yalan ve sahte olduğu, gerçek planın İran'ı kuşatmak için Esad rejiminin yıkılması olduğuna inanıyor. Tüm bunların garip bir komplo olduğunu iddia ediyor.
Rejim yanlısı Suriye televizyonlarının söylediklerini tekrar ediyor. İran'ın iddiası olan müdahaleyi haklı göstermek amacıyla olup bitenin bir tiyatro ve komplo teorisi olduğu fikrini destekliyor.
Bizi umutlandıran ve sevindiren ise Türkiye'de ve Arap ülkelerinde Can Ataklı gibi yazarların çok az olmasıdır.
Bu gibi yazarlar tarihi olayları çarpıtsalar ve türlü türlü komplo teorileri kursalar da insanları kandırmakta başarılı olamayacaklardır. Zira konjonktür buna izin vermeyecektir.
Eş-Şarkul Evsat gazetesinden Dünya Bülteni için Büşra İnanç tarafından çevrilmiştir.