Hapiste olan Mısır'ın devrik cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in avukatı Ferid Eldib müvekkilinden şu sözleri nakletti: Beni öldürmek istiyorlar. Kurtar beni!
Mahkeme tarafından suçlu bulunduktan sonra kim Mübarek'i öldürmek ister? Mübarek bu hali ile kimi korkutuyor ki? Özellikle hakkında diğer üst düzey yetkililer gibi müebbet hapis cezası verilmiş, boyun eğdirilmiş, ailesi dışında tüm ziyaretçileri yasaklanmış, hatıralarını yazması bile yasaklanmış ve kontrol edilmeksizin hiçbir mesaj dahi ulaşamazken kimi korkutabilir ki?
Bazı gruplar için Mısır başka bir tarihi döneme girinceye kadar Mübarek'in sahneden çekilmesi ve siyasetin onu bırakması uygun olur.
Bazıları da devrim kurbanları ile ilgili olan çekişmelerin, çatışmaların, gösterilerin durdurulması ve geçmiş yönetimin hükmünün devam etmesinin önlenmesi için Mübarek'i ölü görmek istiyorlar. Kimileri de ondan sadece intikam için kurtulmak istiyor.
Ancak devrimden önce bile ölü hükmünde olan birinden kurtulmak istemek mantıklı mı? Mübarek Almanya'da kanser tedavisi görmesi sebebiyle son yıllarında aktif değildi.
Amerika Başkanı Barak Obama'yı sarayında karşıladığı görüntüleri Hüsnü Mübarek'in hareket yetersizliğini, acziyetini gösteriyordu. Yüzünde çaresiz hastalığın belirtileri vardı. Aslında Mübarek büyük torunu Muhammet Ala'yı henüz13 yaşında iken kaybetmesiyle geçirdiği depresyondan sonra siyaset sahnesinden çekilmişti. Bu dönemde çoklarının söylediğine göre karar verme yetkisini başkanlığa çok hevesli olan oğlu Cemal ve eşi Suzan kullandı.
Gerçek şu ki Hüsnü Mübarek Haziran 2009'dan beri hüküm vermiyordu. Başkanın zayıflığı rejiminde zayıfladığını gösteriyordu ama devletin birçok ayrıntılı işlerini Kahire'deki teamüllere göre halef oma haberlerini yayan oğlu ve eşi Suzan yönetiyordu.
Devrim sonrası yapılan ve Mübarek ile diğer itham edilenlerin ceza aldığı mahkemelere rejim ile devrimciler arasındaki çatışmalar esnasında Mübarek'in aktif olduğuna dair bir delil sunulamadı.
Bazı sokak hikayelerine göre Hüsnü Mübarek devrim sırasında bir helikopterde bazı talimatlar verirken görüldü. Bunlar gerçekten sokak hikayeleri... Asılları, delilleri yoktur.
Bu derece hasta bir insan nasıl bunları yapabilir. Mübarek'in idamını isteyen savcı bile "biz onun devrim sırasında kimsenin ölümü için emir vermediğini biliyoruz ancak ülkenin en üst düzey sorumlusu ve yöneticisi o idi" dedi.
Hüsnü Mübarek'in saltanatının, başkanlığının hükmü tamamen bitti. Şu anda hapiste onun bakımından sorumlu olan askerlerin içinde bulunduğumuz şartlarda ölmemesini, onun iyileşmesini ve güvende olmasını daha çok istediklerini düşünüyorum. Çünkü çokları Mübarek'in hapiste öldürüldüğüne inanacaklardır.
Birçokları devrimden korktuklar için Mübarek ve hükmü hakkında yorum yapmaktan kaçınıyorlar. Daha önce yönetimi zamanında da eleştirmiyorlardı.
Hiç kimse deliller zayıf bile olsa hakkında verilen müebbet hapis hükmünü tenkit etmiyor. Zaten Mübarek ölümle mücadele ediyor. Onun için verilmiş her hüküm müebbet olsun bir sene hapis olsun idam olsun fark etmez. Çünkü onun gibi birine verilmiş hüküm aslında idam ile eşittir. Bir yönetici olarak değil de suçlu olarak hatırlanacak insanlar onun dönemiyle ilgili tartışacak.
Zamanı ve yeri geldiği için burada bir soru sormak gerekir. Hüsnü Mübarek Mısır'ın cumhuriyet zamanında Enver Sedat, Cemal Abdünnasır gibi daha önce geçen başkanlarından daha mı kötü?
Bu sorunun cevabını tarihçilere, yorumculara bırakacağız. Devrimin yaraları sarıldıktan sonra herkes onun hakkında hükmünü verecek. İnanıyorum ki Mübarek'in en büyük suçu şu anda itham edildiği değil.
Asıl önemli olan onun Mısır gibi büyük ve önemli bir devleti yönetecek liderlik yeteneklerinin olmaması ve ileri görüşlü bir başkan olmaması.
Türkiye, Malezya, Endenozya ve Güney Kore liderlerinin yaptığı gibi Mısır'ı medeniyet projesine dahil edebilir, demokratikleşmeyi sağlayabilirdi. Ama Mübarek bunların hiçbirini yapmadı sadece lider olarak kaldı.
Tarihi bir değişim ve devlet yönetimi için tecrübesi, dirayeti ve anlayışı yoktu.
Dünya Bülteni için eş-Şarkul Evsat gazetesinden Büşra İnanç tarafından çevrilmiştir.