İsrail, Mısır ve Türkiye'yle ilişkilerin bozulmasından rahatsızsa bağımsızlıkla işgal özgürlüğünün birbiriyle uyumlu kavramlar olduğu inancını değiştirmeli.
İsrailli karakteri (ethos), gazı, kokusuz ve renksiz bir öğeden bir simgeye -ülkenin yeniden doğuşunun köşe taşlarından birine- dönüştürmüştür. İsrail gazı bağımsızlığın simgesidir, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun dediği gibi, ‘bağımsızlık enerjisidir’. Daha önce hiç bu kadar saygın bir statüsü olmamıştır gazın.
Bu hafta gaz, tarihi bir role daha nail oldu. Mısır’la barışı koruyan ‘son karakol’ olarak atandı. Bir yıl öncesine kadar bize ucuz elektrik sağlayan ve müteşebbislerini zengin eden doğalgaz boru hattının, heyecan verici tarihi bir hamlenin simgesi, Camp David Anlaşmaları’nı destekleyen son yapı iskelesi haline getirilmesi kendi zararına oldu. Gazdan yapılma her şey gibi, bu simge de bu hafta havaya karışıp kaybolma tehdidiyle karşılaştı.
Mısırlı şirketin gaz anlaşmasını askıya alma kararını, siyasi değil de ‘ticari’ mesele olarak sunmadaki acelecilik, bunun fevkalade siyasi bir mesele olduğunun en iyi kanıtı. Çünkü boru hattı, İsrail’de olduğu gibi Mısır’da da simgeleşti. İşgalci bir ülkeyle ilişkileri normalleştirmenin iğrenç simgesi, Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in yolsuz yönetiminin simgesi ki, Mübarek’in iki oğlunun milyar dolarlık para transferlerinden yüzde 2.5 ile 5 arası komisyon aldıklarından şüpheleniliyor ve tükettiği gaz için İsrail’den daha yüksek fiyat ödeyen Mısır toplumunun çıkarlarından vazgeçilmesinin simgesi oldu. Ve dolayısıyla, Mısır’da rejim değişikliğinin önünü açan halk devrimi, gaz hattını ulusal kara leke olarak ilan etti. İsrail, Mısır gazı olmazsa barışın da kalmayacağından korkuyor; Mısırlılar İsrail’e gaz verirlerse, ulusal onurlarının kalmayacağını söylüyor.
‘Gaz endeksi’nin hatırlattığı
‘Gaz endeksi’, fena halde, İsrail’in eskiden Türkiye’yle ilişkilerinin sıcaklığını ölçmek için kullandığı endeksi hatırlatıyor. İsrail, Türkiye’nin askeri kazanımları sürdüğü müddetçe, Türk ‘kız kardeşiyle’ ilişkilerine hiçbir şeyin müdahale edemeyeceğine inanmıştı. Kamuoyunun İsrail’in Gazze politikalarına kızgınlığı gibi filo vakasının sonucu olarak İsrail’e öfkesi de İsrail tarafından içselleştirilmedi; ne de olsa Türk ordusu büyük çaplı siparişlerini veriyordu.
İsrail, Türkiye ve Mısır’la karşılıklı ilişki durumunu tersyüz etti. İsrail inanıyordu ki (ve hâlâ da inanıyor) bu iki ülke, İsrail’den gelecek icatlara ya da gaz gelirlerine ve öncelikle İsrail’in, ABD’nin bu iki ülkeyle ilgili politikalarını biçimlendirme gücüne o kadar bağımlı ki, işgal topraklarındaki politikalarını görmezden gelecekler, prestijlerini teslim edecekler ve burunlarını tutacaklar. İsrail, Türkiye’nin kendisiyle ilişkilerinin, stratejik çıkarların yanı sıra İsrail devletinin esas niteliklerine hayranlık temelinde kurulduğunu ve İsraillilerle Türkler arasında gelişen ilişkiler tarafından desteklendiğini unutmayı tercih etti. Mısır’ın İsrail’le ilişkileri, gaz ya da petrol temelinde kurulmadı, ancak Mısır’ın bakış açısından Yom Kippur Savaşı’nda onurunu yeniden tesis etmesinin ardından gelişmeye başladı.
Fakat hem Mısır hem de Türkiye, kendi vatandaşlarıyla ya da bölge ülkeleriyle ilişkilerine zarar vermeyecek biçimde İsrail’le ilişkileri koruyabilmek için, İsrail’i nasıl politikalar yürütmesi gerektiğine ikna arzularından vazgeçmedi; ne gaz ne de askeri donanım karşılığı vazgeçtiler. Bu ilişkileri, işgal topraklarındaki politikasını sürdürmek için onay mührü sayan İsrail ise para endeksinin her şeyi çözeceği yanılsamasıyla yaşadı.
İsrail’in gözleri kör olunca
Bu yanılsama, kör eden metal nesneler, tutuşan akışkanlar, optik parçalar, damla damla sulama aygıtlarıyla olan ilişkilerin temelini giderek küçülttü ve İsrail’i, düzenin değişmesi ihtiyacına kör etti: İlişkileri ticaret anlaşmalarına hizmet eden akil bir politika üzerine kurmak gerekiyordu, tam tersi yönde değil. İsrail, uyuşturucu etkisinden uyandığında keşfetti ki, p.çler oyunun kurallarını değiştirmişti. Birdenbire Türkiye’nin ‘onuru’, İsrail-Filistin sorununa dair ilkeleri ve bağımsız bir politikası vardı; ve Mısır, bir kontratı iptal etmekten korkmuyordu. Gerçekte, oyunun kuralları ihlal edilmemişti, sadece İsrail bugüne dek kendi kendisiyle oynamıştı.
Neyse ki bilgeliğin aksine politika tersyüz edilebilir. Eğer bu hafta İsrail, Mısır’la barış anlaşmasının gaz gibi havaya karışması tehlikesinden dehşete kapıldıysa, Türkiye’yle ilişkilerin donmasından midesine kramplar giriyorsa, bağımsızlıkla işgal özgürlüğünün birbiriyle uyumlu kavramlar olduğu inancını değiştirmelidir ve değiştirebilir. (25 Nisan 2012)
Kaynak: Radikal