İsrail Başbakan Benjamin Netanyahu bir ayını başkomutan olarak nasıl geçirdi? Basitçe söylemek gerekirse, olağanüstü. Akıllı, bilgili, dengeli, ölçülü, hazırlıklı, duyarlı, vatanseverdi. Kendisini zafere adamış ve zaferi kazanmıştı. Bir halk daha ne isteyebilirdi ki? Başka kim böylesine bir başkan veya başbakan olabilirdi ki?
Evet, Mısır. Abdülfettah el Sisi nasıldı? Bilgili, akıllı, silahlarına son derece sadık, aynı bizim gibi Hamas’tan nefret eden biri. Çıkarlarını bizim çıkarlarımıza göre düzenleyen, hoş bir şekilde konuşan ve bisiklet süren biri. Size birisini hatırlattı mı? Evet, el Sisi ile Netanyahu’nun kardeştir.
Aslına bakılırsa burada bir mukayese söz konusu değil. Nihayetinde Mısır İsrail’deki problemleri yaşamıyor. İtaatsiz ve işgalci bir devlet değil, uluslararası toplum tarafından kınanmış değil, Amerika’nın baskısı altında da değil. Bizimkiler gibi savaşları da yok, varlığı tehdit altında değil. Tek yapması gereken 90 milyon insanı desteklemek.
Bilhassa gurur kırıcı olan, Netayahu’nun aksine, Mısır Başkanı’nın hükümet ortakları ile anlaşmaya varmaması ve muhalefetle mücadele halinde olmasıdır. Dümen onda, kararları o veriyor. Ordu onun düzenine itaat ediyor. Ana muhalefet Müslüman Kardeşler’i düpedüz hor kullanıyor.
Siz kıskançlıktan çatlamadan ve bizim öfkeli vatanseverlerimiz bana “Git Mısır’da yaşa” demeden önce, biraz sakinleşelim. Neyse ki İsrail hala demokrat. Tüm bakanlar ve Knesset Üyeleri kendi fikirlerini özgürce ifade edebiliyorlar.
Eğer Dış İşleri Bakanı Avigdor Lieberman Gazze’yi yeniden işgal etmemiz veya İsrail’deki Arap vatandaşlardan kurtulmamız gerektiğini düşünürse, bunu saklamaz. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Naftali Bennett, Hamas’ı yok etmemiz gerektiğini düşünüyor ve bunu saklama ihtiyacı duymuyor. Maliye Bakanı Yair Lapid Netanyahu’nun dirayetinde hayranlık duyuyorsa, bunu açıkça ifade ediyor.
Adalet Bakanı Tzipi Livni tarafları birleştirmekten başka şansı olmadığı için ikna olursa kimse onu susturamaz.Kimsenin bölgede neler olduğu hakkında bilgilendirmediği ve kararların herhangi bir müzakere yapılmadan alındığı için meslektaşım Barak Ravid’den yakınan bakanlar bile görevine son vermedi. Çünkü zaman birlik zamanıdır.
Daha da önemlisi, danışmanlık yapmayan kimse hesap vermek zorunda değil. Neleri berbat ettiğini açıklamak, soruşturma komisyonu ile karşı karşıya gelmek veya avukat tutmak zorunda değil. Körler ve dilsizler engelleri ile suçlanamazlar değil mi? Sol partiler bile sessiz kaldığında ve bir koyun sürüsü gibi davrandıklarında, kimse onları bağlı oldukları “tek insan, tek ses, ama sessiz” politikasından ayıramaz.
Sokağa çıkmak ve eylem yapmak?Home Front Command (İsrail’in Savunma Komutanlığı) 1000 kişiden fazla insanın bir araya toplanmasını yasaklamışken, kimse Hamas’ın ekmeğine bir seferde yağ sürmek istemez. Burada bir “Tahrir Meydanı” olmayacak. Biz sokağa çıkarak rejimi yıkmayacağız. Bizi Mısır’la nasıl karşılaştırabilirsiniz?
İsrail’in demokrasisi, Mısır’ın aksine, sadece sabit iki durum ile varlığını sürdürüyor; savaş ya da bir sonraki savaş için hazırlık. Buna karşın Mısır, kendisini daimi tehlike hissiyatından çoktan arındırmış, İsrail ile bir barış antlaşması imzalamıştır. Şimdi ise tamamen önemsiz şeylerle uğraşıyor; İslamcı terör ve Kahire’ye bombalı saldırı düzenleyen radikal teşkilatlar. Bunlar Hamas ile mukayese edilemez.
Mısır epey zamandır İsrail’le olan çatışmalarından kaynaklanan ve Filistin ile ilgili başarısızlıklarını açıklamaya veya meşrulaştırmaya çalışmayı bırakmıştır. El Sisi insanları seferber etmek istediğinde, onlardan ülke ekonomisini ve finansı canlandırmak için Süveyş Kanalı’na yeni bir yol yapmak için para bağışlamasını talep etmiştir.
Mısır, daha iyi savaşmak için değil, sivil hayatı geliştirmek için bir komutan atamıştır. Ayrıca, faşist eğilimli dini rejim iki yol önce demokratik bir şekilde güç kazandığında, insanlar bundan nasıl kurtulacaklarını biliyorlardı. Mısır’da İsrail’in aksine, Tahrir Meydanı, rejimle fiziksel ve ahlaki bir diyalog geliştirmiştir. Bunun için nüfuzunu kullanmıştır. Bizim İsrail’de bir meydana ihtiyacımız yoktur. Zaten herkes liderimizden yanadır.
Şimdi el Sisi’nin kardeşini kıskanma zamanı…
Kaynak: Haaretz
Dünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan