Özet
Mısır'daki Temerrüd hareketi, eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi ve onun Müslüman Kardeşler liderliğindeki hükümetinin görevden alınması için Mısır ordusuna baskı yapma teşebbüsünde başarılı oldu. Şimdi mesele, Temerrüd ve eski muhalefetin diğer unsurlarının Müslüman Kardeşler'in iktidara tırmanmasında önemli rol oynayan bir tür parçalanma ve bölücü iç çatışmalardan kaçınıp kaçınamayacağıdır. Üstesinden gelinmesi gereken pek çok sorun var. Bu sorunlardan en küçüğü, ordunun sonunda iktidarın anahtarını elinde tutması değildir -Bu, Müslüman Kardeşler'in 3 Temmuz'daki zor yoldan öğrendiği bir şeydir. İleriye dönük olarak, Mursi'nin görevden alındığını görme ortak arzusuyla bir araya gelmiş birbirinden tamamen farklı bir harman için, birlikteliklerini muhafaza etmek zor olacaktır.
Tahlil
Temerrüd hareketi, varlığını ve taleplerini 1 Mayıs'ta duyurdu, iki aydan biraz uzun bir süre sonra da Mısır'daki askeri darbede önemli bir rol oynayacak yeterli ivmeyi yakaladı. Ordu, Mursi'yi görevden almasının yanı sıra, temelde Temerrüd'ün tüm taleplerini yerine getirdi. İslamcıların hakimiyetindeki Şura Meclisi feshedildi, anayasa askıya alındı ve Anayasa Mahkemesi başkanı Adli Mansur, Mısır'ın geçici cumhurbaşkanı olarak tayin edildi.
Müslüman Kardeşler'in eksiklikleri
Temerrüd'ün hızlı yükselişi kısmen Mursi hükümetinin başarısızlıklarından, kısmen de Mursi'nin halefini de önceki hükümet kadar sıkıntıya sokacak yapısal problemlerden dolayı oldu. Mursi hükümeti ülkenin polis ve Merkez Güvenlik Kuvvetleri'nin bağlılığını asla sağlayamadı. Martta, polis ve güvenlik görevlileri daha iyi çalışma şartları ve kazanç, daha fazla ve daha yüksek kalitede silah ve o zamanın İçişleri Bakanı Mansur El İsavi'nin istifası talepleriyle geniş çaplı grevler ve oturma eylemleri yaptı. Bu grevlerden dolayı polis yerine görev yapmak üzere zaman zaman ordu göreve çağrıldı ki bu gerçek, ordunun gözünde hükümetin güvenilirliğini ciddi şekilde baltaladı. Mursi'nin polis ve güvenlik kuvvetlerinde ordudan uzak bağımsız bir komuta kuramaması, ekonomik şartların da kötüleşmesi ve onun ülkeyi doğrudan askeri müdahale olmaksızın idare edememesi ile birleşince, Müslüman Kardeşler'i, onun üzerinden ülkeyi yönetmek üzere ordu için giderek artan bir şekilde gözden düşmüş bir tercih haline getirdi.
Müslüman Kardeşler, Mısır yargısıyla da işleyen bir ilişki geliştiremedi. Hakimlerin çoğu eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek tarafından atanmıştı ve bunlar, yerleşik çıkarlarına ve orduya bağlı kalmaya devam ettiler. Mahkemeler, anayasanın tamamlanması ve yeni seçimler yapılmasına yönelik gelişmeleri her adımda engellediler. Mursi, daha genç zaruri emeklilik yaşı belirlemeye çalıştığı zaman çoğu hakimler bunu, kendilerini sistem dışına itme yolu olarak gördüler. Ve Mursi, 22 Kasım'da icraatlarının adli inceleme dışında olduğunu ilan etmeye çalışarak yetkilerini aştığı zaman, yargının öfkesiyle Mısır siyasi alanının geri kalan çoğu kısmındaki hayal kırıklığıyla birleştirdi. Temerrüd belki kendisini dünyaya mayıs ayında tanıttı ama Mursi'nin icraatları sonunda onu devirecek bu genel öfkenin canlanmasına katkı yaptı. Mursi'nin, ordu ve yargı tarafından kendisine empoze edilen bu sınırlamaların etrafında dolaşma teşebbüsleri, sonunda onun Müslüman Kardeşler için güç devşirmeye çalıştığı duygularına yol açtı. Temerrüd işte bu hissiyatı dile getirdi ve bundan fayda sağladı.
Temerrüd ve diğer muhalif gruplar
Temerrüd bir siyasi parti olarak tasarlanmadı. 28 Haziran'da kendi siyasi cephesinin kurulduğunu duyurdu (30 Haziran hareketi). Ama o, tüm niyet ve gayeleriyle misyonunu tamamladı. Hareketin beyan edilen arzuları, sonuç verdi. Siyaseten anlamlı olarak kalmak istiyorsa Temerrüd, şimdi önemli bir harici sesten işlevsel bir gerçek siyasi varlığa dönüşmelidir. Ama o böyle bir değişim sırasında popüler ivmesini sürdürebilme problemiyle karşı karşıya kalacak. Hareketin liderlerinin siyasi bir gelecek arzu ettikleri de net değildir. Mısır'da son birkaç günün önemli anlarından biri, Temerrüd'ün sözde genç liderlerinin -bunlar, Mübarek sisteminde siyasi reformları desteklemek için 2004'te kurulan ve Kifaye olarak bilinen muhalif grubun üyeleridirler- orduyla müzakerelerde kendileri adına konuşması için Anayasa Partisi başkanı ve Milli Kurtuluş Cephesi koordinatörü Muhammed El Baradey'i yetkilendirdikleri zamandı. Hareket o zaman birlikteliği muhafaza etmeye kararlı ve beyan edilen hedeflerini gerçekleştirmek üzere disiplinli olduğunu gösterdi. Ama darbe sonrasında Temerrüd'ün gerçek bir programı ya da kendi ideolojisinin olmadığı da görülüyor.
El Baradey'in koordine ettiği Milli Kurtuluş Cephesi'nin 35 ayrı siyasi parti ve diğer grupların bir şemsiye örgütü olduğunu hatırlamak da önemlidir. El Baradey'in yıldızı şimdi kısmen halkta Mursi rejimine karşı olan genel memnuniyetsizlikten dolayı parlıyor. Bazıları, 1997'den 2009'a kadar Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu başkanı olarak görev yaptığından dolayı genel olarak saygı duyulan El Baradey'in Batı'yla olan bağlarının, daha fazla yabancı yatırıma yol açacağı ve belki de 4,8 milyar dolarlık borç konusunda Uluslararası Para Fonu ile anlaşma sağlanmasına yaklaştıracağına inanıyor. Ama, Mısır "devrim" heyecanından yeni seçimlerin yapılması ve siyasi sistemin yeniden dizayn edilmesi gibi sıradan vazifelere doğru ilerlerken El Baradey, kendisine olan bu desteğin kaybolmaması için çabalayacak. Bu safha, Milli Kurtuluş Cephesi'ndeki 35 üyeden, Mursi idaresinin sona ermesinde rolü olan En-Nur gibi Selefi partilere kadar birbirlerinden tamamen farklı gruplar arasında siyasi cambazlıklarla damgalanacak. Müslüman Kardeşler şimdilik karşı koyar bir ton sürdürse de muhtemelen siyasi sürece yeniden katılmaya çalışacak. O biraz tökezledi ama bu grubun muhalefetteki potansiyel etkinliğini hafife almak hata olur.
Ama gelecekteki bu tür siyasi cambazlıklarla ilgili spekülasyonlar için henüz erken. Aynı zamanda bu, daha dikkat çekici bir realitenin gözden kaçmasına sebep olur. Geçici cumhurbaşkanı Adli Mansur hakkında çok az şey biliniyor ama onun Mübarek tarafından mahkemeye atandığı ve Ahmet Şefik gibi eski rejim yetkililerinin 2012'de cumhurbaşkanlığı için Mursi'ye karşı yarışmasını engelleyen siyasi tecrit kanununun geçmesinin önlenmesinde etkili olduğu biliniyor. Ordu ona, mevcut anayasa askıya alınmışken, tek taraflı olarak geçici anayasal önlemleri belirleme yetkisi verdi. Cumhurbaşkanı olarak Mısır'ı yönetmeye çalışmak için gelen herkes, yapısal iktisadi meseleler, Merkez Güvenlik Kuvvetleri'nin rolü ve yargıyla ilişkiler gibi, Mursi ve Müslüman Kardeşler'in karşı karşıya kaldıklarıyla aynı engellerle karşılaşacak. İstikrarlı bir seçim zemininin korunmasından ise bahsetmiyoruz bile. Mursi'nin halefi ve Müslüman Kardeşler'in, görevlerinin ordunun çıkarlarını yerine getirirken devlet işlerini idare etmek olduğunu anlamaları gerekecek. Ordunun çıkarlarından bağımsız bir siyasi gündem takip etmek zor olacaktır. Müslüman Kardeşler'in geçen sene sistem üzerinden zorlamaya çalıştığı anayasanın ordunun siyasi ve iktisadi çıkarlarını koruduğunu garanti altına almasında olduğu üzere ve 3 Temmuz'da Mısır üzerindeki kontrolünün devamı için Mursi'nin gönderilmesini gerekli görmesinde olduğu üzere ordu hep orada olacak.
Kaynak: Stratfor
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas