İsrail meselesi savaş karşıtı antiwar hareketi için hayati ehemmiyettedir. Siteyi sık sık ziyaret edenler kesinlikle bunun farkındadırlar. İsrail ve ABD’deki lobisi, çıkarlarını ABD’nin çıkarlarıyla mezcetmeyi o kadar başarmışlardır ki, ne zaman Başbakan Binyamin Netanyahu hapşırsa 400 Kongre üyesi “Gesundheit!” (Çok yaşa!) der. İsrail’in yaptıklarının her Amerikan vatandaşı üzerinde etkileri oluyor. Ve bu, sadece Tel Aviv’in ABD’den en çok iktisadi ve askeri yardım alıyor olmasından da kaynaklanmıyor. İsrail ve onun Beyaz Saray ve Savunma Departmanı’ndaki dostlarının yalanlar üretme ve 2002’de Irak’a karşı savaşa gidilmesini hızlandırmada büyük bir rol oynadıkları kesindir. Bu öyle bir ihtilaftır ki Amerika halen kayıp vermeye devam ediyor, Irak da harabeye döndü. Şimdi İran konusunda “bir şeyler yapma” çalışmaları başladı. Kongre’de Mollalara karşı neredeyse savaş ilan edecek çok sayıda kanun tasarısı oldu. İsrail hükümetinin de yaz bitmeden askeri harekat planladığına dair işaretler var. Böyle bir durumda ABD’nin de hemen ihtilafın içine çekileceği, bunun da terörist bir saldırı ve enerji fiyatlarının roket hızıyla yükselmesi gibi felakete varacak sonuçları olacağı konusunda hiç kuşkusu olan var mı? İran’ın savaş sebebi olduğu iddia edilen nükleer silah programı olduğuna dair hiçbir gerçek delil yokken, Tahran tarafından yapılan ya da yapılabilecek olan hiçbir şey ABD’yi tehdit etmezken ve savaşa gitmesi durumunda Vatandaş John’un kesinlikle kazanacağı bir şey olmayıp Washington tarafından her şey kaybedilecekken bu, bariz bir şekilde talihsizlik olur.

Geçen hafta, Netanyahu’nun mayıs ayında Washington’a zafer mahiyetinde yaptığı ziyarette Başkan Barack Obama’nın fiili kapitülasyonu sonrasında durumun ne kadar kötü olduğunu tasvir eden iki haber vardı. Bu ziyarette tarihte ilk defa sekiz milyondan az vatandaşı olan küçük bir ülke 310 milyondan fazla nüfusa sahip çok büyük bir ülkeyi hükmü altına aldı.

İlk haber,  Ralph Reed’in evanjelik İnanç ve Özgürlük Koalisyonu’nun Washington’da 3 ve 4 haziran tarihlerinde gerçekleştirdiği yıllık toplantı hakkındadır. Toplantıya Cumhuriyetçi başkan adayları da katıldılar ve konuşmalar yaptılar. İsrail’e destek hemen hemen her panel ve her konuşmanın ortak konusuydu. Bu konu konferansa hakim oldu. Hatta bir panelin konusu “İsrail: Kötülükler tarafından kuşatılan ama yılmayan ülke” idi. Güney Baptist Konvansiyonu’nun tuhaf isimli Ahlak ve Dini Özgürlükler Komisyonu’nun başkanı Richard Land, İsrail hakkında 15 dakika konuştu ve “Biz tanrının Amerika’yı kutsamasını istiyorsak biz de Yahudileri kutsamalıyız. Tanrı o yerleri ebediyen bu seçilmiş insanlarına verdi. O mesele yüce tanrı tarafından çözülür” dedi. Land, Obama’dan da “…İsrail’in şimdiye kadar gördüğü en kötü ABD başkanı” diye bahsetti. Bu iddia muhtemelen onun kast ettiğinden çok daha derin manalar içeriyor. Likud Partisi’nden Knesset üyesi Danny Danon da Başkan Obama’yı şu sözlerle uyardı: “Ellerini Kudüs’ün üzerinden çek! Kudüs ebediyen Yahudilerin kontrolünde kalacak!”

Cumhuriyetçilerden sadece Mitt Romney İsrail’den bahsetmedi ama o da daha önce Obama’yı “İsrail’i otobüsün altına altmakla” suçlamıştı. Godfather Pizza’nın patronu Herman Cain, bir röportajında “mültecilerin dönüş hakkı”nı anlamadığını açıkladığı zaman Ortadoğu’daki temel meseleler hakkında tamamen cahil olduğunu gösterdi. Ama onun, destek ifade ettiği konuşmasında “İsrail’e karışırsanız Amerika Birleşik Devletleri’ne karışmış olursunuz” diyerek “izleyicileri uçurduğu” ve akabinde, İsrail’e Selam toplantısına katılmak üzere uçakla New York City’ye gittiği ifade edildi. Michele Bachmann da “en büyük dostumuz ve müttefikimiz İsrail’e karşı şok edici ihanet”ten bahsettiği konuşmasıyla ayakta alkışlandı. Ayrıca, “Ben İsrail’le birlikteyim… Başkan  Obama, İsrail konusunda bizim lehimize konuşmuyor” diye ekledi. Tim Pawlenty de gayrete gelerek “Büyük dostumuz İsrail’le omuz omuza duracak bir ABD başkanına ihtiyacımız var” dedi.

İkinci haber de Illinois'in Cumhuriyetçi Senatörü Mark Kirk'ün İsrail'e yaptığı ziyaretten geldi. Josh Rogin'in (bu bir aktör değil mi?) Dış Politika internet sitesinde ziyaretle ilgili yazısı "yeni politika yaklaşımı" başlığını taşıyor. Haberde, gözleri neşeyle ışıldayan Kirk'in yine kendisi gibi yüzü parlayan Netanyahu'nun yanında durduğu bir fotoğraf var. Bu fotoğraf, iki ülke arasında diş hekimliğinin mükemmel olduğunu her türlü kuşkunun ötesinde bir şekilde gösteriyor. Askeri geçmişiyle ilgili olarak duruşunu muhafaza etmede bazı problemleri olan Kirk, Orta Doğu'ya "yoğun bilgi toplama" görevi için giderken maalesef bu ziyaretin masraflarını siz ve ben karşıladık.

Senatör Kirk, İsrail ve ABD arasında savunma alanında daha fazla iş birliği için “bir sürü yol” tasavvur ediyor ve İsrail’in zaten aldıklarının, ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmadığı düşüncesiyle bu ülkeye yılda üç milyar dolar daha yardım yapılmasını öneriyor. O, İsrail donanmasının, Hint Okyanusu’nda korsanlar için devriye gezmede ABD donanmasına yardım etmesini istiyor. Bunlar kulağa hoş geliyor değil mi? 11 uçak gemili savaş grubuyla dünyanın en kudretli donanmasının, Hint Okyanusu’nu devriye gezmek için İsrail’in üç korvetine ihtiyacı olacak. Bunda bir çapanoğlu olmalı. İsrail donanması bu vazife için yetersiz olduğu için, zannederim ABD onun kuvvetlenmesi için cömertçe yardımlarda bulunacak ve ona birkaç yeni tekneyle belki de gelişmiş silah sistemleri temin edecek, Muhtemelen tüm operasyon masraflarını da karşılayacak. Herkes bilhassa elinde sopalarla öfkeli Türkler tarafından kullanılan ve Gazzelilere yardım malzemeleri taşıyan arabalı feribotlardan olmak üzere İsrail’in denizden gelecek saldırılara açık olduğunu bilirken bu öneri çok anlamlıdır.

Kirk keza Savunma Departmanı’nın Kanadalılar ya da Meksikalıların Katyuşa roketleriyle saldırmaya karar vermeleri halinde “sınırlarımızı korumak” üzere İsrail’den Demir Kubbe savunma füze sistemi almasını da istiyor. Demir Kubbe büyük ölçüde ABD’den gelen paralarla geliştirildi ama satıştan elde edilecek gelirin tamamı İsrail’e gidecek. Yazar kasanın açılış sesini dinleyin: Şlink! Kirk ayrıca bir zaman, bir yerde kötü şeyler düşünebilecek kişilere karşı koruma sağlamak üzere NATO’nun da bu sistemlerden satın almasını istiyor. Şlink! Şlink!

Ama Senatör Kirk’in Orta Doğu’daki devletle ilgili parlak fikirleri, İsrail donanması ve ihtiyaç olunan şeylerin satın alınmasıyla da bitmiyor. Kirk, ABD’nin Filistinlilere yaptığı yardımları, Hamas yönetimde olduğu sürece sona erdirmesini ya da yardımlara Filistinliler BM’de kendilerini devlet olarak ilan etmeye cüret ederlerse son verilmesini savunuyor. Ya da “Filistin okullarında İsrail’e karşı tahrikler”i önleyemezlerse… Bu üç gerekçe yetmezse kesinlikle başka gerekçeler gelir. O evet, Kirk mayıs ayında Gazze’ye yardım taşıyan filonun arkasındaki Türk insani yardım kuruluşu IHH’nin de terörist örgüt olarak ilan edilmesini istiyor.

Kirk, ziyaretini Yahudi Ajansı Başkanı Natan Sharansky’yle İran’da insan hakları konusunda bir görüşme yaparak tamamladı. Sharansky, İran’da hapiste olan muhaliflerle ilgili bir liste açıkladı. İsrail’de hapiste olan muhaliflerin listesini ise herhalde kaybetmişti. Bu liste çok daha uzundur. Tabii Batı Şeria ve Gazze’de İsrail güvenlik kuvvetleri tarafından vurularak öldürülenlerin listesi de öyle.

Amerika’nın ikiyüzlü evanjeliklerinin şimdiye kadar, benim vergilerimden oluşan paraları kendi ilahi onaylı savaşlarıyla ziyan eder ve harpte ölüme göndermek üzere benden torunumu isterken neleri hariç bıraktıklarını gerçekten umursamıyorum. Hristiyanlığın sevgi ve merhamet öğretilerini önemsemeyip bunun yerine Kitab-ı Mukaddes’te yazdığını düşündüklerine kendi çarpık ve saçma yorumlarından dolayı Eski Ahit’teki katliamlara yönelmiş görünmek cehalet ve kibirlerinin bir belirtisidir.

Bir ABD senatörünün İsrail’e gidip diz çökmesi ve Netanyahu’nun yüzüğünü öpmesi artık şaşırtıcı değil. Ama Ralph Reed’in takipçileri ve Kongre’de çoğaldıkları görülen kuş beyinlileri, akılsızlık ve ikiyüzlülüklerinden dolayı kovmak hata olur. Land gibiler ve Cumhuriyetçi özentisi topluluklar hem güçlü hem tehlikelidirler. Gelecek Cumhuriyetçi başkan adayını belirlemenin Evanjeliklerin kontrolünde olduğu görülüyor. Bunların seçimi Bachmann ya da Palin gibi birileri olur ki bunların seçilmeleri ve köktenci gündemlerini uygulayabilmelerinin ABD için korkunç sonuçları olur. Senator Mark Kirk ise bunlara kıyasla faydalı bir ahmaktır. Bu, yeniden seçilmesi için Chicago siyaset makinesinden destek gelmesi karşılığında Netanyahu’ya istediğini verir. Ama bu desteği, şeytanla pazarlık yaparak, vergi verenlerin paralarını kullanarak ve her Amerikan vatandaşının güvenliğini tehlikeye atarak alır.

Amerikalıların, ne tür bir ülkeye sahip olmak istedikleri konusunda zor bir karar vermeleri gerekiyor. Eğer kutsal bir kitaba göre şekillenen, parayla satın alınabilen ve ikiyüzlü olan şahıslar tarafından önderlik edilen bir ülke istiyorlarsa buna sahip olabilirler. Bu devlet, Müslüman muadillerinin İran ve Suudi Arabistan’da kurdukları devlet gibi olur. Her köşe başında düşünce ve ahlaki rehberlik polisinin olduğu, ibadetin de mecburi tutulduğu ülkeler. Ya da biz tüm bu saçmalıkları ait olduğu yere, çöp tenekesine atmayı seçebiliriz. Ralph Reed ve onun önce İsrail gelir diyen coşkulu takipçilerinin, ülkeden gitmelerini ya da istedikleri buysa İsrail’e göç etmelerini sağlayabiliriz. Biz onlarsız yapabiliriz.

Yazar hakkında: Eski bir CIA çalışanıdır ve 2005 yılında, Amerika'nın İran'a nükleer silahlarla saldırma planı yaptığını yazarak dünya çapında tanınmıştır.

Kaynak: Antiwar.com

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas