Gideon Levy
ABD'nin İsrail'e yönelik tutumundaki ani değişim, halkın ilkbahar uykusunu kaçırdı. Kesintisiz bir şekilde on yıldır süren bir uyku bu. Uyku mu? Ne uykusu! koma denilir buna ancak.
İsrail toplumunun diğer kesimleri korkunç bir uyuşukluk ve atalet içindeyken sadece bir grup insan gözlerini açtı ve işe gitti – yani her zaman olduğu gibi yerleşimciler. Tzipi Livni boş zamanlarını Eilat'ta Jet Ski yaparak geçiriyor; Meretz halen Papa'nın ziyaretiyle meşgul; Yeni Sol Hareketi rafa kaldırıldı; Peace Now hareketi yerleşimlerde inşa edilen yeni evlerin sayısını saymakla yetiniyor; yazarlar kitaplarını satıyor, doğum günlerini kutluyorlar; medyanın geneli, saçmalıklarla insanı serseme çevirmeye devam ediyor; ve sessizlik, uçurumun üzerine gölge düşürüyor.
İsrail, hayatta karşısına bir kez çıkacak bir fırsatın önünde duruyor ancak gerçek bir kamusal tartışmanın ipucu bile yok ortalıkta. Şehir merkezi boş, ne lehte ne aleyhte yıllardır gösterilerden ve protestolardan mahrum, bomboş.
Dehşete düşürücü kayıtsızlık bizi savaşlara sürükledi ve daha az korkutucu olmayan bir başka kayıtsızlık, karşımıza nâdiren çıkacak bir barış fırsatını kaçırmamıza yol açabilir.
Barack Obama, İsrail'e reddedemeyeceği -ve reddetmemesi gereken – bir teklif sundu. Ne ki İsrail ayağa kalkmada zaafa uğruyor. Haaretz anketinde iki devletli çözümü desteklediklerini söyleyen şu yüzde 57'lik kesim nerede? Neyi düşünüyorlar? Güya destek verdikleri çözümün tek bir parmak kaldırmaksızın, toplumun tabanında dalgalanmalara, göz alıcı bir devinime yol açmaksızın gökten düşmesini mi? Kudüsü böl-me-ye-ceğiz, Golan'dan dön-me-ye-ceğiz diye basmakalıp laflarını tekrarlayan seçilmiş Başbakanımızın barış karşıtı duruşunu hedef alan protestolar nerede?
Anketöre bir şey söyleyip sonra uykuya devam etmeye son vermenin vakti gelmedi mi? Yalnızca fabrikalar kapatıldığı zaman protesto ediyoruz; ne ki bu da nâdiren gerçekleşen bir olay. Bakın şu işe, kapanmak üzere olan bir ülke, uluslararası kamuoyu tarafından çoktan sürgüne gönderilmiş bir ülke, gırtlağına kadar yolsuzluklara, vahşi yerleşim inşasına batmış bir ülke, ABD ile hayâti ittifakı potansiyel olarak parçalanma tehlikesine düşmüş bir ülke için protesto gösterileri düzenlemiyoruz.
Yerleşimci liderler "doğal büyüme" gibi demagojik ve gülünç iddialarını saçmaya devam ediyorlar ve yanısıra korku ve tehdit bezirganlığını eksik etmiyorlar. Tepki nâmına bir şey yok. Sessizlik ve derin bir uyku, hepsi bu. Saha, onların maskaralıklarına terk edildi. Adanmış ama sadece bir avuç insandan oluşan, aforoz edilmiş sol gruplar hâricinde faal olarak çalışan tek grup yerleşimciler. Korku ekilmesi ve çoğunluğa - güya onlardan yaka silken çoğunluğa ki anketlerde, sadece anketlerde görülür bu yaka silkme - şantaj yapılması işte yine bu sûretle başarıya ulaşacak, 40 yıldır yaptıkları gibi. Ofra'nın kaderini Tel Aviv tâyin edecek, Tel Aviv ise komada yatıyor, tepki vermiyor, cevap vermiyor, kayıtsızlığa batmış bir halde gelişmelere bakıyor.
Obama'nın ilk kazanımı – işgal ve yerleşimleri uluslararası sahnedeki doğru yere iade etmek – hanesine yazıldı. Ancak bu meseleleri halk şuurunun merkezine getirmede başarılı olamadı ki meselelerin geleceğini tâyin edecek olan nihayette budur.
İsrail'in fakirleri, yoksullukları ve devasa kaynakların yerleşim inşası gibi mücrim bir teşebbüse akıtılması arasındaki ilişkiyi henüz tam kavrayamadılar. Barışı ve adaleti arayanlar, İsrail'in önündeki barış fırsatını hâlâ anlamış değiller. Profesyonel basketbol finalleri ve "Survivor" adlı reality şovun son bölümü günün konuları. "American Idol'un" son bölümü bile daha büyük ilgi çekti. Ancak hiçkimse çıkıp da işgalin son bölümünü, belki de tüm savaşların son bölümünü konuşmuyor.
Cuma günleri her ailenin toplanıp "toprakların geleceğini" konuştukları günlere neler oldu? Doğrudan bizim işlemediğimiz bir katliamın yüzbinlerce insanı caddelere dökmeye yeterli olduğu zamanlar nerede? Şöyle bir uğradılar ve gittiler. Bu yerden geçen bir yabancı buna çok zor inanır: Kaderin önümüze getirdiği bir fırsat, halkın kayıtsızlığından dolayı kaçıyor.
Daha iyi bir geleceğe giden uçuş için herhalde son çağrı bu ve yolcular gümrüksüz mal alışverişiyle meşguller. Kaçırılmayacak fiyata güzel kokulu bir diğer parfüm, indirimden bir şişe viski daha... derken kalan zamanları gidiyor, gecikiyor da gecikiyorlar... Bu arada gerçek işi, en iyisini kaçırıyorlar.
Bir kimse evde oturup televizyon izleyemez, tatile çıkıp geleceğimizi politikacı ve generallerden oluşan ufacık bir grubunun eline bırakamaz. Çok geç olmadan ve bir kez daha uçak, biz olmaksızın perondan ayrılmadan evvel halk uyanmalı, sesini duyurmalı, harekete geçmeli.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın