Cumartesi günü o dua, sinagoglarda bir kez daha okundu. "Sen tüm milletlerin içinden bizi seçtin" ifadesi tüm ülkede bir kez daha işitildi. Sadece Yom Kippur'da değil, Tevrat'ta ve dualarda sık sık geçtiği gibi bizim özel bir millet olduğumuz fikri, bir kez daha spesifik bir şekilde ifade edildi.

Ama seçilmiş insanların mensupları olduğumuz fikrinin kökleri çok daha derinlerdedir ve bu sadece Yahudi geleneğinde ve bu geleneğin adetlerini yerine getirenler arasında değildir. Modern ve sözde laik İsrail de buna tüm kalbiyle inanır. Çağdaş İsrail tecrübesine, her ne şekilde yorumlanırsa "Yahudi milleti"nin diğer tüm milletlerden daha iyi olduğu fikri kadar derinden yerleşmiş başka eski Yahudi fikirleri pek yoktur. Siz her İsraillinin derisini kazısanız onun gerçekten şuna kani olduğunu keşfedersiniz: Biz en iyiyiz. "Yahudi dehası" en başarılısıdır, İsrail Savunma Kuvvetleri en ahlaklısıdır. Kimse, 'açıkçası biz dünyanın en iyisiyiz'den farklı bir şey söylemez. 

Bu sadece gereksiz ve temelsiz bir kibir değildir, aynı zamanda bu, İsrail'in dünyanın ne hissettiğine hiç kulak vermeden istediği gibi davranmasını sağlayan, son derece tehlikeli bir görüştür. Bu görüşte karanlık ultra-milliyetçi ve ırkçı temeller de yok değildir. Bir milletin, başarılı olduğunu düşünmesi iyidir, hoştur. Elbette Yahudi milletinin de bunu düşünmek için geçerli çok sebebi ve iftihar edeceği pek çok başarısı vardır. İsrail Devleti'nde de olduğu gibi, ki bu kendi türünde bir harikadır. Ama tüm bunların arasında eksikliği önemli olan şey, eşit derecede önemli olan bir milli haslettir: Tevazu. İsraillileri buna sahip olmakla suçlamak zordur.

İsraillinin kibrinin temelinde, başka hiçbir millette olmayan özel hasletlere sahip gerçekten özel bir millet olduğu fikri yatar. Bunu yurt dışındaki İsrailli gezginlerde görebilirsiniz; yabancılarla temas kuran herkesten işitebilirsiniz; İsrail politikalarının derin akıntılarında hissedebilirsiniz. Amerikalılar “ahmak”," Hindistanlılar "ilkel," Almanlar "örümcek kafalı, Çinliler "acayip”, İskandinavlar "saf”, İtalyanlar "soytarı" ve Araplar... Araptır. Bizim için neyin iyi olduğunu sadece biz biliriz, hatta sadece bizim için de değil, tüm dünya için de öyle. İsraillinin becerileri gibisi yoktur, Yahudi zekasının bir benzeri bulunmaz. Yahudi beyni bizim için başka hiçbir beyinde olmayan yeni fikirler bulur, çünkü biz en iyiyiz dostum.

Bu görüşün eyleme sokulduğunu görmek için çok fırsat var. Son örnek, sadece Yom Kippur’da sinagoglardan sadır olmadı. Tatil arifesinde bir başka İsrailli bilim adamının Nobel Ödülü kazandığına dair çok mutlu haberi işittiğimizde de gözlemlendi. Gerçekten iç açıcı bir haberdi: Prof. Dan Shechtman kesinlikle ödüllü hak ediyor ama İsrail, hemen patlak veren hissi ulusal kutlamaları hak etmiyor. Hatalar ve başarısızlıkların sorumluluklarının hep fertte olduğu bir toplumda başarılar ulusallaştırılıyor ve bize, hepimize mal ediliyor. 8 Nisan 1982’de kristal benzerini ilk kez bulduğunda biz hep birlikte Shechtman'ın Maryland’deki laboratuvarındaydık. Şimdi de biz, Stockholm yolunda onunla beraberiz.

Ferdin başarısı hemen ortak başarı haline geliyor. Ortak başarı da hemen İsrail’in üstünlüğünün daha da su götürmez bir delili oluyor. Ferdin ödülüyle ilgili haber, manşetlerde "Kristal bizimdir", “Mevcudiyetimizin sırrı”, "Ulusal gurur" ve "İsrailli beyni" haykırışlarıyla tatsız ve asılsız bir şekilde gösterildi.

Shechtman'ın etkileyici başarısına hepimizin ortak olduğuna dair aslı olmayan görüşü doğrulamak üzere hemen hesaplamalar yaptılar: "Bizim" kaç tane Nobel Ödülü kazandığımız ve bunun nüfusun büyüklüğüne göre bizi nereye yerleştirdiği gibi. Hemen, Yahudi oldukları için kazandıklarını ifade edercesine nesiller boyunca Nobel kazanan Yahudilerin listesi sergilendi. Koleksiyona eklenen her ödül, hemen bunun açık bir şekilde genetik üstünlük meselesi olduğu görüşünü pekiştiriyor. Bu, ırkçılığın bir başka şeklidir. Bir taraftan diğeri ayaklar altına alınırken diğer taraftan, biz "seçilmiş insanları" övüyor ve onu diğer her kesin üzerine çıkarıyoruz. Bir madalyonun iki yüzü: Ölçüsüz bir ırkçılık.

Kuşkusuz biz "Sen bizi seçtin" duasını okumaya devam etmeliyiz. Bu, Yahudi mirasının bir parçasıdır. Ama İsrail'in çoktan kendisini bunun çağdaş ve pratik anlamından kurtarması gerekiyordu. Hayır, biz özel bir millet değiliz, uzun zamandan beri böyle değiliz. Biz elbette diğer milletlerin üzerinde, seçilmiş de değiliz. Bundan dolayı, Yom Kippur'dan bir gün sonra, Nobel Ödülü'nün de bir İsrailliye gitmesiyle, en azından diğer tüm milletler gibi olmaya çalışalım.

Kaynak: Haaretz

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas