Onlarca üsse dağıtılmış 50 bin Amerikan savaşçı gücünün kalması ve talimatlarını Washington’dan almasıyla birlikte Irak nasıl egemen bir devlet olarak görülebilir? ABD’nin Irak savaşına dair açıkladığı hedef bahaneden ibaretti. Zira süper gücün Saddam Hüseyin’in Irak’ının kitle imha silahlarına sahip olmadığını bilmemesi akıl kârı değil. ABD’nin gerek George W. Bush’un, gerekse Barack Obama’nın başkanlığında asıl hedeflerini gizlemesine rağmen, bu amaçlar işgal boyunca güçlü kanıtlarla su yüzüne çıktı.
En azından iki hedef netleşti: İlki, Irak’ın petrol sanayine Amerikan hegemonyası dayatmaktı. İkincisi deIrak’ın İsrail’i aşamalı olarak tanımasını sağlamak. Irak’ın petrol sanayi Saddam döneminde devlete aitti. ABD’nin hedefiyse bu sektörün özel mülkiyete taşınmasına hazırlık olarak hükümet kontrolüne son vermekti. Burada özel sektörü Amerikan petrol şirketleri temsil ediyor.
Doğal olarak bu değişim bir gecede meydana gelmeyecek. Fakat ABD, nihai hedefe ulaşana dek Irak’ın ulusal ekonomik kurumları üzerindeki hegemonyasını kullanacaktır. Irak’taki ham petrol ürünlerinin gelirlerinden en fazla kazanımı ABD sağlıyor. ABD’de petrol fiyatları işgal öncesindeki düzeye dönerken, Irak halkının büyük çoğunluğu neredeyse Afrika kıtasındaki en yoksul ülkelerde bile görülmeyen bir sefaletin içinde yaşıyor.
Peki niçin? Daha açık bir deyişle, petrol gelirleri nereye gidiyor? Amerikan yönetimi kaynakları, ABD’nin Irak’ta yeniden imar projelerine 53 milyar dolar harcadığını ifade ediyor. Fakat Irak gerçekleri böyle demiyor. O halde sonuç şu: Birincisi bu paralar Irak’ın petrol gelirlerinden alındı. İkincisi, ‘yeniden imar’ adı altında aslında işgal güçlerinin ve güvenlik operasyonlarının finansmanı için harcandı.
Diğer düzlemdeyse, hali hazırdaki tablo Irak’ın ulusal ekonomisini İsrail şirketlerinin girişine zemin hazırlayan açık bir pazar ekonomisine çevirerek gelişecek. Bu da Bağdat’la Tel Aviv arasında diplomatik ve siyasi ilişkiler dokunmasına zemin hazırlayacak. Böyle bir programın hayata geçirilmesinin temel bir şartı, Washington’ı destekleyen iç siyasi güçlerin Irak’ta iktidara hâkim olması. Böylelikle Irak bir Amerikan mandasına, yani ismi dışında ulusal egemenliği olmayan bir devlete dönüşecek... (Katar gazetesi Vatan, 7 Eylül 2010)
Kaynak: Radikal