Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in geçen hafta  Washington’da yaptığı görüşmenin ardından, ileri gelen bir yetkilinin açıklamasında şu şaşırtıcı ifade yer alıyordu: “Mısır’ın, Washington’ın bölgesel stratejisindeki eksen rolü.” Bu ifade tek bir stratejiden bahsediyor; o da Amerikan stratejisi... ABD’nin bir stratejisinin olması anlaşılır. Zira ABD Ortadoğu’da çıkar iddiasında bulundukça ve İsrail’in güvenliğini kendi ulusal güvenliği olarak gördükçe, bu çıkar ve hedeflere hizmet eden bir stratejiye doğal olarak sahip olacaktır.

Bu bağlamda, Arap ve İslam dünyasında büyük ve eksen bir ülke olmasından hareketle Mısır’ın da kendi çıkarlarını teminat altına alan özel bir stratejisinin bulunması gerekir. Fakat yukarıda alıntıladığım ifade, ABD’nin ve Mısır’ın stratejileri arasında bir kesişmeden bahsetmiyor, ilkine yoğunlaşıp ikinciyi görmezden geliyor. Durum bununla sınırlı da değil. Burada Mısır’ın çabalarının bölgedeki Amerikan stratejisinde eksen rol oynadığı belirtiliyor ve bu rolün Mısır’ın çıkarlarıyla uyuşup uyuşmadığına açıklık getirilmiyor. Tüm bunlara ne yazık ki tek bir açıklama bulabiliyorum: Washington plan yapıyor, Kahire uyguluyor.

Mübarek’in Washington’da yaptığı görüşmelere yakın olan bir yetkilinin sözlerinin doğru aktarılıp aktarılmadığından emin olamadığım için, dört gündür bir düzeltme okumayı arzuluyorum. Ancak hiçbir açıklama göremedim. Dolayısıyla en azından bir açıklama gelene kadar bu ifadenin doğru olduğunu varsayacağım.

Haberin içeriği de dikkat çekiciydi. Zira AKP’nin Ortadoğu’daki Türk politikasına getirdiği değişimin, ABD’nin Mısır’ın bölgedeki eksen rolünü ve önemini teyit etmesine destek olduğundan bahsediliyordu. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a daha fazla yaptırım uygulanmasına karşı oy kullanmış; öncesinde de Türkiye hükümetinin Özgürlük Filosu’na izin verilmemesi konusunda ABD ve İsrail’den gelen uyarılara karşı çıkması, Türkiye’nin niyetlerine dair Amerikan kuşkularını artırmıştı. Bu durum Washington’da birçoklarını ‘Ortadoğu çekişmesinde istikrarı hedefleyen, İran’ın nükleer emellerine karşı çıkan ve Hamas’a düşman olan’ istikrarlı ve müttefik Mısır’a yoğunlaşılması gerektiği çağrılarına sevk etmişti.

‘ABD beğensin diye kendini kaybetmelisin’
Haberde, adı belirtilmeyen bir yetkilinin “Bizler, Mısır’ın eksen rolünün önemini teyit eden Özgürlük Filosu olayından epey yararlandık” sözleri aktarılıyordu. Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü’nden David Pollock da Mısır-İsrail barışının Ortadoğu’daki Amerikan politikalarının temel taşı olduğunu söylüyor. Pollock, Mısır’ın İran’ın emellerine ve aşırılıkçıların şiddetine karşı çıkmasının ABD’nin hedefleri için büyük değere sahip olduğunu dile getiriyor.

Peki bu sözlerin anlamı ne? ABD kendi çıkarlarını savunan ve abluka altında yaşayan Filistinlilerle duygusal bağ kuran bağımsız politikalar benimsediği için Türkiye’ye kızdı. Mısır’daysa İran ve Hamas’la ilgili taleplerine karşılık vermeye hazır, itaatkâr bir alternatif buldu. Mısır’ın şu an oynadığı ‘eksen rol’ işte bu... Bu alçaltıcı gerçek, Mısır’ın rolünün yokluğundan şikâyet edenlerin sorularını yanıtlıyor. Bu kişiler, Arap dünyasında gururun sembolü olan Mısır’ı sorguluyor, ancak devrin değiştiğini ve eksen rolün Ortadoğu’daki Amerikan stratejisi çerçevesinde yerine getirildiğini onaylamak istemiyor... Buradaki ders şu: “ABD’nin senden hoşnut olması için kendini kaybetmelisin.” (Katar gazetesi Şark, 5 Eylül 2010)

Kaynak: Radikal