Bizleri uykularımızdan uyandırdıkları, Gazze’yi ve haksız ablukayı hatırlattıkları için ‘Özgürlük filosu’nu düzenleyenlere şükranlarımızı sunmalıyız. Birçoğumuz üç yıldır maruz kalınan karartma gölgesinde konuyu neredeyse unutmuştu. Yaşananlar abluka skandalını yeniden manşetlere taşıdı; ablukaya ortak olan Arap medyasının sessizliğini ifşa etti.

Bu durum ancak kaderin cilveleriyle açıklanabilir. Zira özellikle son üç yılda ablukanın normal bir durum, Arap dünyasında kabul edilebilir bir yaşam biçimi olarak görülmesi yönünde çabalar harcandı. Ayrıca abluka altındakilere yardım sunulması bazılarını tutuklatacak bir suç olarak görüldü. Dayanışma ifade edenlerin ‘suçları’, bazılarını askeri mahkemeye çıkaracak kadar büyüktü! Ayrıca kamuoyunun barış sürecinin yeniden başlamasına dair konuşmaları iyi karşılaması, İsrail’in Arap dünyasını tehdit etmediğine ve nükleer bombasının sadece ‘dost’ bombalar olduğuna ikna edilmesi için dolduruldu.

Şimdi yalanlar ortaya çıktı ve bunda Araplar rol oynamadı. Zira Allah Arapların unuttuğunu yabancıların yapmasını diledi. Biz Arapların ilgilenmediği ablukanın kırılması çağrısı yaptılar. Bizim kırılganlığımızı ve teslimiyetimizi sahip oldukları cesaretle telafi ettiler. Teslimiyetimizi önemsemediler, gemilerine binip İsrail’in küstahlığına meydan okudular.

İsrail bazı eylemcileri öldürdü, bazılarını yaraladı ve hepsini tutukladı. Bu kaderin bir cilvesiydi, zira çirkinliği sadece Araplar değil, dünyaca görüldü. Düşen sadece İsrailliler değildi. İşbirliği yapan, ‘İsrail dost’ ve ‘İran düşman’ yalanlarına destek olan bütün ‘ılımlılar’ düştü.

İsrail arbedesi bizim için yeni değil ama bu aptallık sürprizdi. Eylemcileri öldürdüklerinde savaşlarını siyaset ve medya bağlamında kaybettiler. İsrail, eylemcileri uluslararası sularda öldürmekle kalmadı, bütün dünyadaki eylemcilere savaş açmış oldu. Sanki gurur İsrail’i kör etti, intihar eylemine sürükledi.

Filistin sorunuysa daha fazla taraftar kazandı, Gazze manşetlere çıktı ve ablukanın kaldırılması uluslararası bir talep oldu. Böylelikle kaderin hediye ettiği bir başka zafer elde edildi. İsrailliler Marmara gemisini hedef alarak Türkiye’yi de kaybetti. Türkiye Filistin sorununun en büyük destekçisi olurken ‘büyük kardeş’ Mısır’ın koltuğu boş kaldı. (Katar gazetesi Şark, 2 Haziran 2010)

Kaynak: Radikal