Dünyanın birbirinden çok farklı dört bölgesinde son derece önemli bir jeopolitik kriz söz konusu. Bu dört bölge, önemine göre, Kosova, Castro sonrası Küba, mart ayı içinde seçimlerin yapılacağı İran ve gizli halde bulunan Japonya'dır.  
 
Bu dört bölge de Rusya'nın takınacağı tutuma göre çok farklı gelişebilirler. Sovyet blokunun yıkılmasından beri ilk kez Rus denklemi bu denli önem kazandı. Küba'da alışageldiğimiz değerler tümüyle altüst oldu. Küba'daki Rus severler Gorbaçov'dan bu yana, daha derin reformlar ve ABD ile dengeli bir yakınlaşma istiyorlar. Fidel Castro, başarılı General Ochoa ve müttefiki Küba KGB'sinin başkanı Abrantes'i Havana usulü bir perestroykaya taraftar bir hizip oluşturmakla suçlarken çok da hatalı değildi. Bunu Berlin Duvarı'nın yıkılmasından tam bir yıl önce hayatlarıyla ödediler. Raul Castro'ya bu tropikal soslu "Toukhatchevsky olayı"nın kurbanlarının karşısında özel bir gözü dönmüşlük isnat etmek yanlış olacaktır. Kardeşinin çok önünde bir komünist militan olan ama rasyonalist bir entelektüel olan Raul Castro, kardeşine rağmen, Ochoa-Abrantes grubunun anlayışına çok yakındı. Yani Moskova'nın alacağı tutum, yöneticilere, ABD ile gerekli olan uzlaşmaya engel olmaksızın güven telkin ederek, Küba'da hızlı bir demokratikleşmeye hizmet edebilir.

İkincisi: "2 Şeytan" teorisiyle, 1979'da Amerikalı diplomatlara yapıldığı gibi, rehin almak için Tahran'daki Sovyet büyükelçiliğini işgal etme fikriyle parlamaya başlayan İran'ın şu anki cumhurbaşkanı Ahmedinejad. Bugün, Rafsancani'nin yürütücüsü olduğu pragmatik koalisyon, Ahmedinejad'dan kurtulmak için her türlü şansa sahip. Sadece şu bildiğimiz iki şeytan arasındaki rekabet İran reformunun önlenemez gelişimini yavaşlatabilir. 1941'de, Churchill ile Stalin, Hitler yanlılarını ortadan kaldırmak için İran'da birlikte hareket etmişlerdi; bu nedenle Putin, Medvedev, Bush ve ABD'nin gelecekteki başkanı negasyonizmin bu açık sempatizanını tahliye etmek için aynısını yapmayacak mı?

Bağımsız Kosova yukarıda andığımız iki sorunla karşılaştırıldığında ancak bölgesel bir boyuta sahiptir. Brüksel'in, milliyetçi bloka karşı yeniden seçimine olanak sağlamak için, Cumhurbaşkanı Tadic'in reformcu Sırplarına yaptığı gösterişli yardım tartışılmaz. Ancak devam ettirilmezse, birden durabilir. Bunun için, Brüksel'in, şu anda sadece Hırvatistan için söz konusu olan AB'ye üyelik görüşmeleri ilkesini kabul ediyor. Sırbistan'ı ivedilikle üyelik başvuru dosyasını takdime davet ederek, Kosova'nın koparılması nihayet biraz sağduyuyla yönetilmiş olacak. İşçi Partili Avusturya hükümetinin, başlangıcında Amerikan projesi olan, Çin'in gücünü engellemek hedefiyle Hindistan ve Japonya arasında oluşturulan ittifak antlaşmasından çekildiğinden beri Tokyo'nun stratejik geleceği yeniden büyük bir soru işareti oldu. Burada da, enerji alanında Rusya ve Japonya arasında enerji alanında sağlanacak yakınlaşma bu iki gücün Çin'e özellikle Sibirya'da, ama ikinci olarak da "Tayvanlaşma" yolunda olan Japon kapitalizmi nezdinde negatif sonuçları olabilecek olan Çin'e bağlanmaktan arındıracak en mükemmel vasıta olacaktır. Moskova'da sürgünde yaşayan yaşlı Britanyalı casus Donald Maclean, zaten yükselen Çin gücünden çekinen Yuri Andropov'u, görkemli bir Moskova-Tokyo yakınlaşmasının Asya'daki durumu değiştireceğine ikna etmişti. Bu hızlı dünya turu nihayet dost ve müttefik bir Rusya'yı ikna etmenin bizim için ne kadar faydalı olacağını göstermiş olmalıdır.
 
Kaynak: Zaman